Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru; "Sen artık ressam sayılırsın Racagi. Artık senin resmini halk değerlendirecek." diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış.
Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Resmi alıp götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş. Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru demiş ki;
"Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara fırsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "
Bu hikaye size neyi hatırlatıyor ? Ben söyleyeyim. Son aylarda hatta yıllarda Ordu'da yapılan algı operasyonunu ! Orduspor'u genç ressam Racigi'nin yaptığı resimler olarak görün yeterli. Orduspor hakkında yapıcı eleştiride bulunan kesim çok az, hatta yok ! Onun yerine elinde kalem olan çarpı atıyor. Antrenörü, eski futbolcusu, futbol adamı, taraftarı, esnafı, iş adamı vs. herkes Orduspor resminin üzerini karalamakla meşgul. Peki ya toz konduramadığınız ve ilk galibiyeti küme düşme potasındaki rakibinden zorla alan diğer takım eleştirisi nerede ? Yok. İşte bunun adı algı operasyonu !
Orduspor ilk kez kendi sahasında maça çıktı. Birçok kişi ilk kez yeni sezonda Orduspor'u izledi. Gerek Ünye maçı gerekse Bulancak maçı; eleştirirken şu detaylara dikkat edin ! Taraftarı olduğunuz takımların maçlarını her hafta TV'den izliyorsunuz. Burası Şampiyonlar Ligi,Avrupa Kupası ya da Süper Lig değil. Burası Bölgesel Amatör Lig. Topun en az sahada kaldığı, teknik becerinin yerini ikili mücadeleye bıraktığı, taktiğin değil savaşanın kazandığı lig. Sahadakiler zaten Orduspor'un yaşaması için savaşıyor. Saha dışında da siz savaşın. Çarpı atmak yerine elinize fırçayı alıp yapıcı olun. Satın alınmayın, sahip çıkın !