Muğla'nın Marmaris ilçesi Okluk Koyu'ndaki 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın yaz tatillerini geçirdiği mütevazı ev, 2017 yılında yıkıldı ve yerine yeni yapılar inşa edildi.

Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 2018-2021 yılları arasında 640 milyon lira harcanarak yapılan ve kamuoyu tarafından 'Yazlık Saray' olarak adlandırılan Resmi kayıtlarda 'Marmaris Cumhurbaşkanlığı Devlet Konukevi' olarak bilinen projenin 92 dönümlük arazi üzerine kurulan ve 13 bin 166 metrekarelik kapalı alana sahip olduğu söyleniyor. Koyun arka tarafında kalan iç kısımda ise personel lojmanları ve helikopter pistiyle bir de cami yer alıyor.

Marmaris Cumhurbaşkanlığı Devlet Konukevi nedeni ile israf derecesinde harcama yapıldığı eleştirilerine karşı "devletin itibarı ve itibardan tasarruf olmaz" savunmaları yeniden gündeme geldi.

İtibarın sözlük anlamı: "Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij"

Yöneticiler için büyük harcamalar yapılarak yapılan yazlık-kışlık konutlar, makam odaları, alınan otomobiller, uçaklar, yoksul halkın parası ile yapılan israflar olarak değerlendiriliyor.

Bir devletin itibarı için zorunlu olarak elbetteki bazı büyük harcamalar yapılır. Ancak her görkemli ve lüks harcama itibarı sağlamaz. Bazı ülkeler için ise "mütevazi" olmak saygınlık kazandırmaktadır. Örneğin Benelüks Ülkelerinde

Başbakanların resmi görevlerine bisikletle veya yürüyerek gittikleri, sinema tiyatro kuyruklarında bekledikleri, mütevazi konutlarda yaşadıkları bir gerçek.

2015 yılında bir dizi görüşmeler için Türkiye'ye gelen Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, THY'nin tarifeli uçağıyla aktarma yaparak İstanbul'a gelmişti. Finlandiya dünyanın en zengin ülkelerinden biriydi ve kişi başına milli geliri Türkiye'nin 4 katıydı. Niinistö bir konuşmasında da; "evet biz Finlandiya'da saraylar kullanmadık. Biz her zaman yoksul bir ülkeydik" demişti.

 Dünyanın en varlıklı ülkelerinden Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte'de kraliyet sarayına giderken bisiklet kullandığı gibi, halktan oy istemeye de bisikletle gitmişti.

Ve bu durum o ülkelere itibar sağlıyor. Bizim ülkemizin koşulları ise özellikle güvenlik unsuru bakımından farklı.

Aslında devletin itibarı derken yapılanların dengeli olması da gerekmektedir. Örneğin bir tarafta saraylar, görkemli konukevleri yapılırken İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültelerinde bilim insanlarına tahsis edilen makam ve çalışma odaları içler acısı. Bazı kamu kurum ve kuruluşları her şeyi ile çok görkemliyken bazıları çok bakımsız neredeyse yıkılıyor.

Genellikle az gelişmiş ülkelerin itibarı büyüklük, gelişmiş ülkelerin itibarı ise gelişme ile ölçülür. İkisi farklı kavramlardır.

Aslında devletin itibarında öncelik, devletin kendi vatandaşlarından, diğer devletlerden ve uluslararası resmi ve sivil kuruluşlardan saygı görmesi olmalıdır.

Bu anlamda itibar maddi değerlerle ölçülmemelidir.

Bir ülkede gerçek bir demokrasi varsa, o devlet hukuk devletiyse, erkler ayrılığı tam olarak uygulanıyor ve yargı bağımsız ise, insan haklarına ve özgürlüklerine saygılıysa, vatandaşlarının güvenini sağlamışsa, kendi otoritesini adaletli olarak kullanıyorsa, ulusal gelir eşit olarak harcanıyorsa, uluslararası kuruluşlarda saygı görüyorsa o ülke itibarlı ülkedir.

Bazı Arap ülkelerinde maddi zenginlik, ihtişam, şatafat vs çok fazla olmakla birlikte demokrasi olmadığı, insan haklarına saygı gösterilmediği için bu ülkeler itibarlı sayılmamaktadır.