Piyasa faiz hadleri, enflasyon beklentisinin altında kaldığı zaman, vatandaş parasını döviz olarak tutuyor. Nitekim, Haziran 2021 ayı itibariyle bankalardaki döviz mevduatın miktarı 250 milyar dolara ulaştı. Vatandaş Tl nin ''satınalma gücünü'' koruyacağına inanmıyor.

Her hükümet düşük faizi destekler. Faizler düştüğü zaman, yatırımların artacağı düşünülür. Son yıllarda, düşük faiz yoluyla tüketimde artışlar sağlandı. Hükümetlerin amacı, daha fazla yatırım ve daha fazla tüketim olduğu için ''düşük kredi faizinde'' ısrar ederler. Normaldir. Ancak, mevduat faizleri, beklenen enflasyonun altında kaldığı zaman dolarizasyon başlar.

Dolarizasyonun, ekonomideki adı PARA İKAMESİDİR. Yani, vatandaş ulusal para yerine dolar ve euro gibi rezerv paraları kullanmaya başlar. Ölçü, bankalardaki döviz mevduatın, toplam mevduata oranının yüzde onu ile belirleniyor. Türkiye yıllar önce bu oranı aştı. Şu anda topam mevduatın yarısından fazlası, döviz tevdiat hesaplarında tutuluyor. Türkiye derin para ikamesi sorunu yaşıyor.

Mevduatın döviz olarak tutulmasının yarattığı dolarizasyonun (para ikamesinin) üç önemli mahsuru var.

Birincisi, Merkez Bankaları para politikalarında, başarısızlık önlenemiyor. Zira, paranın yarıya yakını döviz üzerinden tutulunca TL yoluyla piyasa regülasyonu zora giriyor. İşin daha da kötüsü, kurlar artınca, ithal malları fiyat geçirgenliği yoluyla, maliyetler artıyor. Artan fiyatlar yüzünden, piyasa daha çok para talep ediyor. İstemese de merkez bankası, piyasaya daha çok para sürmek zorunda kalıyor. Bunu en kolay repolarda görüyoruz. Kur arttıkça repolar da artıyor.

İkincisi, kredi faizleri üzerinde gerçekleşiyor. Bankalar, kur artışından gelen yükü kredi faizlerin aktarmak zorunda. Bu yüzden kredi faizleri yüksek kalıyor. Para ikamesini çözmeden Hükümetler, faizleri düşüremez. Düşürmeye kalktığı taktirde, krediler kayıt dışına yönelir. Faktoring (yasal tefecilik) önlenemez.

Üçüncüsü, yabancı para kullanmanın maliyeti var. Her ne kadar hesap üzerinden, bankalardaki döviz mevduat kaydi görünse de karşılığında merkez bankasına yüzde 20 oranında karşılık yatıyor. Döviz üzerinden yatan karşılıkları merkez bankası kullanamaz. Kullanmaya kalkan damat bakan istifa etmek zorunda kaldı. Mevduat karşılıklarını merkez bankası döviz olarak tutar. Şu anda, merkez bankasında, 250 milyar dolar döviz mevduatı karşılığı 50 milyar dolara yakın para var.

Türkiye borçlu bir ülke, borcunu 50 milyar dolar azaltabilir. Ancak, döviz mevduat karşılığını kullanamadığı için, dışarı faiz ödüyor. Bu ödeme yılda 3,5 milyar doları buluyor. Hesap basit. Türkiye Euro-Bond piyasasından yüzde 7 ile borçlanıyor. 50 milyar dolar yılda yüzde 7 faizden ülkeye, 3,5 milyar dolar maliyet getiriyor.

Mukayese etme bakımından örneğe dikkat ediniz. Türkiye fındık ihracatından yılda 1,7 milyar dolar para kazanıyor. Fındık için yazdığım yazıları hatırlatmak isterim. Üç kuruşun hesabını yapıyor ve mücadelesini veriyoruz. Halbuki, sadece para ikamesi yoluyla, ülke yurt dışına iki yıllık fındıktan elde ettiği ihraç bedelini, her yıl karşılıksız aktarıyor.

Silah ile ülkeyi işgal etmeye gerek yok. Para ikamesi yaratın. Ülkenin yarattığı katma değerleri eilnden kolayca alırsınız. Türkiye sorunun vehametini anlayacak ve tedbir alacak yetkililerden yoksun yaşıyor.