Hatırlayanlar bilir. TRT'den "dua edelim olimpiyatlarda başarılı olalım" mealinde propaganda yapılıyordu. Olimpiyatlar bitti 60. olduk. Yani dua ile başarılı olamadık.
Osmanlı döneminde adamın biri İzmir'e gidecek. Eminönü'nde gemiye para vermeden binmek istiyor. Kaptan'a "size bol dua edeceğim, sevap kazanır, cennete gidersiniz" diyor.
Gemi peynir yüklü. Kaptan adama "dua ile peynir gemisi yürümüyor" diyor ve gemiden dışarı atıyor. Bu söz günümüze kadar geliyor.
Tüm dinlerde dua var. Dua eden kişi Tanrıya yakarıyor. Acziyetini bildiriyor. Yardım talep ediyor. Kendi kendini kandırıyor. Belki psikolojik tatmine ulaşıyor. Fakat bir süre sonra dünyevi umutları çöküyor.
Dua ile Matematik, Fizik, Kimya, Ekonomi ve Sosyoloji gibi bilimlerin yasaları etkilenemiyor. Fizikte yer çekimi kanunu var. Fizik diyor ki "belli yükseklikten düşersen ölürsün". Kimya diyor ki "sülfirik asit kazanına düşersen yanarsın". Matematik diyor ki "iki kere iki dört eder". Dua ederek bunları değiştirmek mümkün değil
Bilim ile dua arasındaki bu ayırımı yapamayan toplumlar ekonomik bakımdan geri kalıyor. 1,7 milyar Müslüman alemi, 125 milyonluk Japonya kadar hasıla üretemiyor. Japonlar doğal kanunları kullanarak üretim yapıyor. Müslümanlar avazı çıktığı kadar sabaha kadar Camilerde, Tekkelerde, Evlerde dua ediyor ve fakat geri kalıyor.
Başarılı olmak için çalışmak gerekiyor. Dua ile olimpiyatlarda birinci olunamıyor.
Dua ile uçulamıyor. Uçmak için uçak gerekiyor.
Dua ile savaş kazanılamıyor. Savaşı kazanmak için iyi eğitilmiş asker ve teknoloji gerekiyor.
Sözün özü "doğal yasalar dua edilerek değiştirilemiyor"