Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu. Televizyonlar, bilgisayarlar, CEP Telefonları piyasaya girdi postacılar ve aşk, dert, vuslat, hasret MEKTUPLARI dünyamızdan ve hayatımızdan yok oldu.

Bu cümlelerden anlaşıldığı kadarıyla artık MEKTUPLARIN Tarihe karıştığını söyleyebilir miyiz? Daha doğrusu böyle bir adlandırmaya mektubun anlamını, hayatımızdaki yerini de bundan

böyle yok saymak mı gerekir. Geçmiş zamanda yazılan mektupları okuyunca, insanların kendilerini mektup yazmaktan yoksun bırakmalarının nasıl bir körlük olduğunu düşünmeden edemem. Çünkü iki insan arasında yazılan, gidip gelen her mektup bir duygu zamanının taşınmasıdır aynı zamanda. Anlattıklarıyla gösteren, hissettiren, çağıran, paylaşma anının coşkusunu bir zamanın nağmelerinin sesi olan aşk ve sevgi coşkusunu taşıyan her MEKTUP Sevgimizi ve duygularımızı tek kelimeyle Çocukluk aşkımızı karşılıklı söyleyemezsek bunu mektuplarımıza dökerdik. Çok uzun zaman önce valiz dolusu mektup buldum. En erkeni elli beş yıl öncesine giden sararmış kağıtlardı önce… Eski kokan o kâğıtları karıştırdıkça, dökülen tozlar yıldızlara dönüşmeye başladı. O mutlu, güzel günlere yolculuğa çağırıyordu beni. Hemen onları kalbimin üzerine koydum, Tanrım, ne kadar da sıcak, ne denli içtenmişiz… Bir ayrılık sonrası mektup Bu ve ondan çok daha önceki lise yıllarından tertemiz aşk sözcüklerini defalarca okudum. Duygu yüklü mektupları taşıyan postacılarımız artık icra ve banka ihbarnamelerini taşıyarak emekliliklerini bekliyorlar. Tek kelimeyle netice bak postacı gelmiyor, selam vermiyor, Herkes ona bakmıyor, MEKTUP gelmiyor. Posta diyerek kapımızın kapımızın tokmağını vuran, sevgilimizden mektup getirince bizi mutlu eden sevindiren ne P.T.T ne de posta müvezzi kaldı. “Hatıralar kocayan dimağların koltuk değneğidir.” Diyen şair Cenap Şaabettin’den de hiçbir şey de kalmadı. Her şey satıldı, satılanlar gitti ve adları hatıra olarak yadigar kaldı. Deniz sakin olduğun da herkes dümen tutabilir. Durun bakalım fırtınalı havalar da ne yapacaklar. Aşık olmak istediğimiz an kalbimiz, geçmişin tüm acılarını MEKTUPLARIMIZ geldiği zaman unutulurdu.