İnsanın mutluluk arayışı, antik dönemden beri devam ediyor. Filozoflar "mutluluk kandırmacadır" diyor.
Insanın kendini kandırması mümkün mü?
Aslına bakarsanız, insan kendini kandırarak yaşıyor. Kandırmanın başında "din" geliyor. Din adamları insanları "cennet vadi" ile kandırıyor. Insan kandırılmaya yakın olduğu için, inanıyor. Bu durum yeni değil, M.Ö. 4000 lerden beri devam ediyor.
Ikinci sırada "para" geliyor. Paraya verilen önem, mal ve hizmeti satın almasından ve satınalma gücünü geleceğe taşımasından kaynaklanıyor. Ancak paranın mutluluk getireceğine ilişkin iddiayı, KARUN hikayesi bozuyor.
Tarihin en zengin adamı kabul edilen KARUN, ebedi mutluluğu arıyordu. Lidya'nın son Kralı olan Karun, ünlü devlet adamı ve Filozof SOLON'u (M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında) ülkesine davet eder.
Solon, Karun'un (Lidya Kralı M.Ö. 595-547 Kroisos'un) davetine katılır. Karun "zenginliği" sayesinde kendisinin "dünyanın en mutlu adamı" olarak görmektedir. Solon ise "Canlının mutlu olamayacağını, mutlu anları ve sonları olacağını" söylemektedir. Karun bu söylemi kabul etmez.
M.Ö 546 yılında Karun İrana savaş açar. Yenilir. Iranlılar Karun'u yağlı kazığa bağlayıp ateşe verirler.
Bacakları tutuşan Karun "Solon, Solon..." diye bağırmaktadır. Şah'ın dikkatini çeker. "Çözün şu adamı bana getirin" diye emir verir. "Neden, Solon , Solon...diye bağırıyorsun" sorusunu yöneltir.
Hikayesini öğrenen Şah, Karun'u yakmaktan vaz geçer.
Para'nın yerini iktidar alsa dahi, sonuç değişmez. Her siyasi iktidar "yıkılmaya" mahkumdur. Yıkıldığı zaman sonuç "pek acı" oluyor.
Canlı için mutluluk yok. Önemli olan "mutlu anları" çoğaltmaktır. Solon'a ait bu fikir, 2500 yıldan beri yaşıyor.
Şinasi Kara