Devlet ve Politika konusunda kitap yazmış olmama rağmen, siyaset ile ilgili yazı yazmıyorum. (Devlet ve Politika Şinasi Kara diye internete yazarak kitap bulunabilir)
Fakat, son gelişmeler karşısında aşağıdaki tespiti yapmak durumunda kaldım.
Osmanlı Hakanı Abdulhamit döneminden beri Türkiye'nin siyasal hayatında, iki farklı dünya görüşü mücadele ediyor.
Abdulhamit Han "Imparatorluğu bir arada Islamiyetin tutacağına" inanıyordu. Ortak payda olarak Islamiyeti kullanmak istiyordu. Her türlü Irkçılık akımına karşıydı.
İttaihat-Terakki Cemiyeti (Partisi) ise ortak payda olarak İslamiyetin sona erdiğini, dünyadaki devlet politikasının ırk esasına dayanmaya başladığını görüyor, Türkçülüğü esas alıyordu.
Bu ayırım Imparatorluk yıkılana göre devam etti.
Cumhuriyet döneminde Ulu önder Atatürk "Ne mutlu Türküm" diyene söyelemi ile yeni bir anlayış getirdi. Atatürk "Ne mutlu Türk olana" demiyordu. Kendini Türk hisseden herkesi kucaklıyordu.
Osmanlı döneminde din adamları askere alınmıyor, vergi vermiyor ve devletin en önemli tabanını oluşturuyordu. İslamiyetteki Saltanatçı Akım, Osmanlı döneminde devam ediyordu. Saltanatçı akımın temelleri 700 lü yıllarda Emeviler tarafından kurulmuştu.
Cumhuriyet Saltanatçı Akıma son verdi. Akılcı Islamiyet Akımını öne geçirdi. Akılcı İslamiyet, Imamı Azam Ebu Hanife (699-767) ile başlamıştı. Ancak Saltanatçı akım devleti arkasına aldığı için baskın idi. Cumhuriyet bu mücadeleyi, Akılcı Akım lehine tersine çevirdi.
Mücadele durmadı. 1950 yılında, çok partili sisteme geçen Türkiye'de, tekrar Saltanatçı Akım devreye girdi. Demokrsinin zaaflarından istifade ederek mevzi kazandı. 2002 yılından itibaren iktidar oldu.
Türkçülük akımı durmadı. Alp Arslan Türkeş ile en yüksek noktaya çıktı. Rahmetli Türkeş, Akılcı Islamı Akımı kabul ediyor ve Müslüman Türk Milleti kavramını işliyordu. Bu anlayış MHP içersinde "idea kabul edilerek" bu güne geldi.
Günümüzde akımların sembolleri var. Saltanatçı akımın sembolü 4 parmak ile gösterilen Rabia işareti. Türkçülerin sembolü ise el ile gösterilen Kurt Başı.
Nedeni pek aleniyet kazanmasa da, 2019 yılında yapilacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kurt Başı ile Rabi'ayı temsil eden siyasi partiler birlikte katılacaklarını beyan ettiler. Katılım şeklini kanuna dahi bağladılar.
Ancak bu birliktelik eşyanın tabiatına aykırı. Başlangıçta AK Parti liderinin eliyle Kurt Başını işaret ederek halkı selmladığını gördük. Dün ise "bu işaretin yanlişlıkla yapıldığını" ifade ediyor.
Belli ki, parti içerisinde kabul görmüyor. Kökü bir asır önce başlamış olan zıtlaşma devam ediyor. Liderlerin anlaşması toplumu ikna etmeye yetmiyor.
Eski Cumhurbaşkanlarından Rahmetli Süleyman Demirel "siyasette her şey 12'ye çeyrek kala değişir" diyordu. Bu gerçeği her dönemde yaşadık.
Bir önceki Cumhurbaşkanı seçiminde muhalefet ile hareket eden ve AKP'yi yerden yere vuran MHP'nin, şimdi birlikte hareket etmesi toplumda kabul görmüyor. Nitekim Türkçü ve Akılcı İslamcılar Iyi Parti'de birleşiyor.