İngiliz Kraliçesi Victoria "İngiltere'nin sürekli dostları ve düşmanları yoktur. İngiltere'nin sürekli çıkarları vardır" diyordu. Bu anlayış uluslararası politikanın dinamiğini oluşturmaya devam ediyor.
Bu gün Uluslar Arası Atom Enerji Ajansı "İran'ın nükleer silah yapmaya yönelik çalışması yok" diye rapor yayınladı. İsrail ise günlerden beri "İran nükleer silah yapıyor" diye yaygara koparıyor. İran'a saldırmak için bahane üretiyor.
Neden?
İran "Suriye'ye yerleşti ve İsrail ile komşu" oldu. İsrail güvenliğini tehlikede hissediyor. Ancak, meselenin başka bir yönü var. İran, Türk Lirası ile Türkiye arasında dış ticaret yapmayı yasal hale getirdi. Dolar kullanmaktan uzaklaşıyor.
Uluslar arası ticarette ve petrol satışlarında dolar devre dışı bırakıldığı zaman, doların uluslar arası rezerv para fonksiyonu azalıyor. Dolar Bankerleri "vurucu gücü olan ABD ve onun ileri karakolu İsrail'i" harekete geçiriyor.
Hedeflerinde sadece İsrail yok. ABD, Türkiye'nin S 400 füzelerini Rusya'dan satın almasından son derece rahatsız. Bu rahatsızlığını her platformda açıkça söylüyor. Türkiye, İran ve Rusya aralarında, ulusal paralar ile dış ticaret yapacaklarını beyan ettiler. Dolar bankerleri, bu beyandan çok rahatsız oldu.
ABD'nin yeni dış işleri bakanı "Türkiye'yi uyarıcı" söylemlere başladı. Türkiye S 400 alımından vaz geçmez ise F 35 uçaklarının teslimatının durabileceğini söylüyor. Yetmiyor, ilave yaptırımlardan söz ediyor. Yaptırımlar ne olabilir sorusunun başında, Halk Bankasına ceza meselesi hatıra geliyor. ABD dış işleri sözcüsü daha da ileri gidiyor. "Olağan üstü hal durumunda seçime gidilmesini" sorguluyor.
ABD "Türkiye düşmanı PYD teröristlerine yardıma devam ediyor. Suriye'de kaosu "destekliyor. Türkiye bu yardıma karşı çıkıyor. Türkiye-ABD ilişkileri çıkar çatışmasına dönüşüyor.
Nato ülkeleri, ABD ve Türkiye arasındaki çıkar çatışmasından, son derece rahatsız. Türkiye'yi kaybetme telaşı başladı. Amerika'yı uyarıyor. Zira, Türkiye Nato'dan ayrıldığı taktirde, Avrupa'daki "Kuvvet Dengesi" Rusya lehine bozuluyor.
Türkiye'nin "dengeleyici dış politikada" hiç hata yapmaması gerekiyor. "Monşer diye aşağılanan" profesyonel diplomatlara görev düşüyor.