BDP’li kaplan, bugünkü iktidarın ‘Çözüm süreci’ için görüşmelere 1 günde başlamadığını anlatırken, şöyle konuştu: "Görüşme süreçleri bu iktidar döneminde 1 günde başlamadı. 2006’daOslo Süreci ile başladı. 2013 yılı Temmuz ayındayız. 7.5 yıllık bir zaman geçmiş. Hataların bu sürede nelere mal olduğu görüldü. Sanırım hatalardan ders çıkarılıyor. Ama yapılması gerekenler var. Yeni anayasa konusunda belli ki hükümet seçim hesabı yapıyor. Bu hesap ülke önüne konulmaması gereken bir durum. Çözüm öyle bir şey ki; AK Parti de BDP de tek yönlü bir tünele girdi. Işığı görmek zorunda, dönüşü yok. Şu anda kamuoyunun yüzde 70’inin üzerinde desteği var. Akil insanlar gitti bölgede çalışmalar yaptı. AK Parti de biz de gittiğimiz yerde anlatıyoruz. Elbette her şey dümdüz gitmiyor. Bunlar bazen engebeli, bazen sıkıntılı. Sonuçta AK Parti, muhafazakar, milliyetçi partidir. Demokrasi anlayışı, öngörüsü belli bir noktaya kadardır. Halkların hak talep ve özgürlükleri mantalitesi konusuna bakış açısı da sınırlıdır. Kendisine göre attığı adım çok büyüktür. Ancak, halka sorduğunuz zaman çok küçük bir adımdır.” Hasip Kaplan, hükümetin ana dil yasaklarını kaldırıp, anayasal güvence altına alamadığını, bu konular gündeme geldiğinde durup, seçim hesabı yaptığını anlatırken, "Hükümet biliyor ki; muhalefette karşısında ulusalcı ve sağcı bir cephe hemen saldırıya geçiyor. Önümüzde yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı, ardından 2015 milletvekili seçimleri var. AK Parti hesabında olmayan Taksim Gezi Parkı olayları ile karşılaştı. Taksim Gezi Olayları bir noktada hükümetin ‘feleğini şaşırttı.’ Bir anda ‘Ne oluyor?’ deyip arkasından ciddi komplo teorileri üretmeye başladı" dedi.


BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Taksim Gezi Parkı olaylarının arkasında 30 yıldan bu yana süren çatışma ortamında cenazelerin gelmesi, ülkenin bölüneceğine dair görüşlerle halkın baskı altında tutularak sosyal, çevre, yaşam gibi en doğal istemlerinin taleplerini suskunluk içerisinde hapsedilmesi olduğunu savundu.

BDP’li Kaplan, Suriye sınırındaki çatışmaları da değerlendirirken, kimliksiz, ezilen, yok sayılan halkın, kendi kaderini özgürlükçü güçle harekete geçirerek yönetim oluşturduğunu, çatışmalar sürerken CHP’nin El Kaide’nin kolu El Nusra’nın yanında yer alarak Kürtler'le savaşmasını isteyebildiğini söyledi. Kaplan, "Garip bir durum. Allah CHP’ye akıl-fikir versin" diye konuştu.

Türkiye’nin Kuzey Irak’ta Kürt yönetim oluşunca daha önce “Kırmızı çizgilerimiz var” diyerek yıllarca düşmanlık yaptıktan sonra son 2-3 yılda konsolosluk açmaya, uçak seferleri düzenlemeye, 880 şirket ile iş yapmaya, petrol, doğalgaz anlaşmaları imzaladığını günümüzde ise, Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Kürtler'e karşı savaşan El Nusra’ya destek olmasının yanlış olduğunu belirtti. Suriye’deki Kürtler’in Suriye’nin bütünlüğü içerisinde Türkiye ile birlikte yaşayarak, diyalog kurmak istediğini, fiziki olarak sınır bulunmasına rağmen tel örgünün iki tarafında birbirleri ile akraba halkın yaşadığını anlatan Kaplan şunları söyledi: "Suriye’nin bütünlüğü içinde Kürtler’in hakları tanınarak sorunun çözülmesini istiyoruz. Kürt halkının hakları olunca bir refleks düşmanlık oluşuyor. Bu yaklaşım tarzı cumhuriyetin kuruluş felsefesi değildir. Cumhuriyet’in kuruluşunda en başta Kürt halkının haklarının tanınması vardır. Ardından inkar, imha asimilasyon, isyanlar ve bugüne kaldık. Geçen 100 yıldan derslerimizi çıkarmak zorundayız. Sayısal nüfusu 40 milyonu bulan Kürt halkı anahtar konumundadır. Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçiminde, yeni anayasanın hazırlanmasında, demokrasi ve barışçıl çözümde; hepsinde anahtar rolündeyiz. Türkiye’de her kesim hep beraber kazanacağız. Çözüm süreci, çözüm projemizin bir parçasıdır. Türkiye ile Suriye arasında 3 sınır kapısını şu anda El Kaide kontrol ediyor. Suriye’de 600 bin Kürt kimliksiz. Bu süreci sabırla örmeye, sonuna kadar götürmeye çalışacağız. Hep birlikte kazanılacağına inanıyoruz. Son sözüm hükümete: Refleks ve korkulardan arınsınlar. Türkiye’nin 3 tarafı deniz; Karadeniz, Ege, Akdeniz. 3 tarafı da Kürdistan’dır. Bu Ortadoğu’nun bir gerçeğidir. Afrin’den Serakani’ye, Kamışlo’dan Derik’e Daho’dan Duhok’a, Duhok’tan Zagros’a böyle. 1000 yıl birlikte yaşadık, binlerce yıl daha ama eşit ve özgür bir şekilde yaşama imkanı vardır. Kimse düşman, korku gözüyle bakmasın. Bir bayrak görünce de uykuları kaçmasın."

YORUM TÜRK HALKININ