Bir süre önce, altılı masadaki partilerin, siyaseten bir arada olamayacaklarını yazmıştım. Konu, Deva Partisinden gelen ''Türk kelimesinin anayasadan çıkarılmasına'' dair söylem idi. Böyle bir teklif ile gelen bir siyasetçinin, Milliyetçi İYİ Parti ile bir masada olması mümkün olamazdı. Bu açıdan masa, iğreti duruyordu.

Diğer bir anlaşmazlık ise, Milliyetçilik ile Sosyalist Enternasyonal anlayıştaki zıtlaşmadan kaynaklanmaktadır. CHP Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal üyesidir. Böyle bir kimlik ile Milliyetçi Muhafazakar bir parti bir arada siyaset üretemez.

Üçüncü anlaşmazlık unsuru ise CHP çatısı altında, bazı vekillerin ayırımcı siyasete destek vermesidir. CHP bu çatlak sesleri, susturamıyor. Milliyetçiler, ayırımcılığa şiddetle karşıdırlar.

Sosoyolojik olarak, Türk Seçmeninin yapısı bilinir. Bu yapı, 1950 den beri değişmedi. Sağ oylar, yüzde 70 civarında seyreder. Sol oylar yüzde 30 civarındadır. Sağdan oy alamayan bir adayın Cumhurbaşkanı seçilmesi mümkün değil dir.

Altılı Masada, küskünlerden oluşan iki sağ parti var. Türkiye'de sağ seçmen, küskünlere prim vermez. Oyları marjinal kalır. Sağ seçmen, sol ile koalisyon yapana da oy vermez. Bu gerçek, İyi Partinin elini kolunu bağlıyor. Çünkü, İyi Parti Milliyetçi oylara talip.

İyi Partinin tercihi Mansur Yavaş üzerine yoğunlaştığı görülüyor. Her ne kadar Mansur Yavaş, CHP den Ankara Belediye Başkanı seçilmiş ise de, köken itibariyle Sağdan geliyor. Sağ seçmen, Mansur Yavaşa oy verebilir.

Altılı masanın tek alternatifi Mansur Yavaş idi. İyi Partinin, bu şansı kullanmak istediği ve fakat CHP'nin kabul etmediği görülüyor. Altılı masadaki İyi Parti dışındakilerin desteği ile adayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu, belli oldu.

Sonuç itibariyle, sağ seçmene tek alternatif kaldı. O da, Cumhurbaşkanı RT Erdoğan dır.

Milletvekili seçiminde İyi Parti birinci parti çıktığı taktirde, DENGE VE KONTROL (Checking and Balancing) mekanizması işlerlik kazanabilir. Yasama ile Yürütme arasında denge kurulabilir.