Rahmetli babamız Haki Yenerin çocukluk yallarımızda ARICILIĞA merak saldığını biliyorum. Konuşmalarımız arasında, oğlum ben göremezsem sen göreceksin arıcık ve bal olayı en az fındığımız kadar Ordu ekonomisine katkıda bulunacaktır diye söylerdi. Şimdi görüyorum ki Sayın Valimiz geldiği günden bu ana kadar babamızın görüşünü destekleyerek bu konuda ve her projede olduğu gibi uğraş vermektedir. Bir bal fıkrasıyla yazıma devam edeceğim:
Ayni Sayın Valimiz gibi tatlı dilli güler yüzlü bir
genç BAL satardı. Ağızlar onun BALI ile tatlılanır, gönüller ise onun güler yüz ve tatlı dilinden yanardı. Şeker kamışı endamlı bu seyyar balcının müşterileri sinekten daha çoktu. Öyle ki, mesela bal yerine zehir satsaydı yinede müşteri bulur, herkes zehiri onun elinden alıp bal gibi yerdi
Suratsızın biri o gencin bal satışına, müşterilerinin bolluğuna ve kazancına haset ederek oda bal satmaya karar verdi. Hemen ertesi günü bal başında, sirke kaşında mahalle mahalle, sokak sokak dolaşmaya başladı. Ne çare ki, balına müşteri gelmedikten başka sinek bile konmadı. Akşamleyin evine döndü. Hiçbir satış yapamamış,
eline bir para geçmemişti. Kızmış, fena halde canı
sıkılmıştı Bir köşeye çekilip oturdu. Bu haliyle suçunun cezasından korkan suçluya, bayram günü
zindanda kalıp surat asan zavallılara benziyordu.
Karısı şakadan takılarak dedi ki:’’yüzüm ekşi olanın balı acı olur.’’Çirkin huy, insani cehenneme götürür. İyi huy ise cennetten çıkmadır. Irmaktan sıcak su iç: fakat asık suratlı adamın elinde soğuk şeker şerbeti bile içme. Kaşları sofra gibi çatık kimsenin ekmeğini yemek haramdır. Efendi! Hırçınlıkla işini çıkmaza sokma. Çünkü aksi adamlar daima bedbaht olurlar. Anladık! Altının, gümüşün, hiçbir şeyin yok. Sadi gibi tatlı dilin de
mi yok? Kısadan hisse olarak’’babamın dediği,
gibi‘’Asil azmaz, BAL KOKMAZ, yağ kokar çünkü, aslı AYRANDIR’’…
Dedi kodumuz olmasa biz Ordulular kadar tatlı
dilli, güler yüzlü, iyi niyetli insan bulmak bu devir-de çok, ama çok zor…