Ali Coşkun, “Tıp fakültesinde en az 6-7 yıl eğitim alıp Tıp doktoru olduktan sonra uzmanlık eğitimi almak için, Tıpta Uzmanlık Sınavı ( TUS ) adı altında çok zor bir sınava girip, kazanacağı branş için yeterli puanı alıp, puanına göre de ilgili ihtisas hastanesine yerleşmek gereklidir. Bu sınav sonucunda, sınavı kazananlar en az 4- 7 yıl daha uzmanlık için bilim tahsil etmek zorundadırlar. Bu kadar zor ve yarışmacı eğitimden sonra ancak uzman hekim olunabilmektedir. Hekimler, 10-15 senelik çok zor bir eğitimden sonra, ilgili uzmanlık dalında hasta tedavi edebilir hale gelmektedirler.
2023 yılındaki Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) 2’nci dönem sonuçları açıklandı. Çocuk cerrahisi kadrolarının yaklaşık yüzde 62’si, pediatri ( çocuk sağlığı ve hastalıkları ) kadrolarının yüzde 60’ı, beyin cerrahisi kadrolarının yüzde 41’i, acil tıp kadrolarının yüzde 34’ü, dahiliye kadrolarının yüzde 33’ü tercih edilmediği için boş kaldı. Plastik - rekontsrüktif ve estetik cerrah, fizyoloji, psikiyatri, göz hastalıkları, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, deri ve zührevi hastalıklar, fizyoloji, biyokimya, psikiyatri, göz hastalıkları, kulak burun boğaz, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, nükleer tıp gibi gibi branşlar ise yüksek puanlarla kadrolarını büyük oranda kapattı.” dedi.
Sağlık hizmetine büyük sekte!
Yakın gelecek için vahim olabilecek tablonun nedenin Öncelikle şiddet olduğunu vurgulayan Coşkun; “Malpraktis (hatalı tıbbi uygulama adı altında hekimler hakkında açılan binlerce ceza ve tazminat davası), her geçen gün devamlı artan iş yükü, nöbet fazlalığı, ekonomik ve özlük hakların adaletsizce dağılımı ve yetersizliği vs. olarak sıralanmaktadır.
Yakın gelecek için çok önemli tehlike bu durum. Halkımızın sağlık hizmetini almasına büyük sekte vuracak olan bu durumun, daha çok geç kalınmadan düzeltilmesi gereklidir.
Anadolu’nun pek çok yerinde kapanma noktasına gelen pediatri klinikleri var. Böyle giderse herhalde yakın gelecekte, çocuklara bakacak çocuk doktoru bulamayacağız, beyin cerrahi uzmanı gereken yerlerde uzmana ulaşmakta, bulamakta güçlük çekeceğimiz çok aşikardır. Hatta dahiliye hekimi bile zor bulunacak hekimlik kollarından biri olacak gibi görünmektedir.
Bu tablonun tek nedeni hekimlerin, yıllardır meslek üzerindeki var olan ve her geçen gün artarak devam eden baskının sentezini yapmaları ve vardıkları sonuçtur.
Hekimler bu kadar kötü muamele dolu meslek yıllarını tercih etmeyip, ideallerinden de, hatta para kazanmaktan da vazgeçerek, rahatı tercih etmişlerdir. Onlar hekimliklerini yine yaparlar, bir miktar para da kazanırlar ama sonuçta olan vatandaşa olur. En aranan branşlar, hekim sayısı yetersiz olduğu için hastalara hizmet veremez veya yeterli hizmeti veremez.
Derhal Sağlık Bakanlığımız, bu tabloyu halkımızın yararına çevirmek için gereken önlemleri almalıdır. Bu konuda tıp branşlarının mesleki dernekleri, tabip odaları ile büyük toplantılar yapmalı, istişarelerde bulunmalı, bu negatif tabloyu ülkemiz yararına çevirmelidir. Aksi takdirde ezelden beri tüm dünyada haklı bir üne sahip Türk doktorlarının, gelecekte bazı branşlarda temsil edilememe tehlikesi, gelecekte savaşların biyolojik olarak yapılabileceği de hesaba katılırsa, ülkemizi bu konuda zaafiyete düşürecektir. Bunun yanında insanımızın da bazı branş yokluklarında hizmet almasını zorlaştıracaktır.” diye konuştu.
Hekime şiddet son bulmalı!
Coşkun, yapılması gerekenleri şöyle anlattı: “ Tıp fakültelerinin sayısı azaltılmalı, bölgesel tıp fakülteleri 1 veya 2 tane olarak çok güçlendirilmeli, devlet hastanesi zihniyetindeki tıp fakülteleri kapatılmalı, devlet hastanesine dönüştürülmelidir. Unutulmamalıdır ki hekimlik mesleği usta – çırak eğitimi vasfında olmalıdır ve mutlaka liyakatli hocalara ihtiyaç vardır. Tıp biliminin verdiği hizmette, nitelik her zaman nicelikten önemlidir.
Hekime şiddet bıçak gibi kesilmelidir, yapanlar terör suçundan yargılanmalıdır. Malparktis’in tüm sorumluluğunu devlet üstüne almalıdır, hekim özgürce çalışmalıdır. Hekimlerin ve branşların ücretlendirilmesi, zorluk derecesine göre olmalı, maaş olarak verilmeli, emekliliğe yansımalı, ek ödemeye ihtiyaç duyulmamalıdır.”