Adamın biri yaşadığı devreye göre küçümsemeyecek bir
Gelire sahip olmasına rağmen, yine de geçim sıkıntısı çekiyormuş.
Her zaman yedi altın alan adamcağız, ne yapıp ettiyse gelirini
Önce sekiz, sonra dokuz, derken on altına çıkarmaya başarmış.
Ama nafile… Altınlar arttıkça adamın geçim derdi daha da çoğalıyormuş.
Zavallı adam ümitsizlik içinde kıvranırken, aklına o civarda bulunan ulu kişilerden birine
Danışmak gelmiş ve utana sıkıla huzura çıkıp derdini anlatmış.
Bilge kişi, onu dinledikten sonra.. “şimdi on altın alıyorsa,
Bir dahaki ay dokuza in “ demiş. “yine de olmuyorsa, daha da azalt gelirini.”
Bu sözler, adamının aklına hiç yatmamış ama “herhalde bir bildiği vardır”
Deyip önce dokuz sonra sekiz, derken altı altına kadar azal altmış gelirini.
Birde bakmış ki, o ay eline geçen para fazla fazla yetiyormuş.
Hayretler içinde sormuş ulu kişiye koşup; “efendim!
Bu ne iştir ki on altınla geçinemezken altı altınla krallar gibi yaşıyorum?”
“Evlat” demiş bilge, “yaptığın işin karşılığı altı altınlık idi.
İşin içinde hak etmediğin parada karışınca bereket gidiyordu.
Şimdi tamamen helalinden kazandığın için bereketini görüyorsun”.
Bana sorarsanız paramı, bereket mi? Tüm cevabım berekettir
Allah vereceğini bereketiyle birlikte verir her şeyi helalinden kazınırsak
Bereketiyle beraber verir. Bereketsiz olan bir şeyin para olsada pul olsada
Ne olursa olsun bereketi olmaz. İşin içine para girince ne kardeşlik kalır
Ne de arkadaşlık kalır. Tek kelim ile bu işin bereketide kalmaz
Neticede bereketiyle kazınırsak helalînde görürüz bende bu yaşıma gelmiş birisi olarak
Ne para ne pul helalinden kazandığım için bereketini görüyorum. Bereketiyle gelen her şeyin
Parayla pulla değil Allahtan bereketini dilerim.