Cumhuriyet karşıtları türban üzerinden Cumhuriyete saldırılarını sürdürürken ne diyorlardı. Çocuklarımız inananları gereği başlarına türban taktıkları için üniversitelerde okula alınmıyorlar. Çocuklarımızın okuma özgürlüğü kısıtlanıyor.
Bu yapılanlar demokrasiye aykırıdır. Biz ülkede demokrasi istiyoruz diyorlardı. Atatürk cumhuriyetçileri yapılmak istenenlere ne cevap veriyordu.
Türban meselesi özgürlük dayatması ile laik yaşama vurulan en büyük darbedir. Türban baş örtüsü değildir , siyasi simgedir. Baş örtüsünü analarımız, bacılarımız Cumhuriyetin her döneminde takmışlardır. Cumhuriyetle barışık yaşamayı hiçbir zaman ret etmemişlerdir.
Türban takanların Cumhuriyetle hesaplaşmak isteyenlerin ortak kullandığı baş örtüsü olduğunu. Laiklik bir defa delinmeye görsün , bugün üniversitelerde takılmaya çalışılan türban ilkokullara kadar iner. Devlet dairelerine , hatta meclise kadar girer. Türbanla beraber siyasal İslam diğer alanlarda nükseder. Ülkenin birlik beraberliği bozulur.
Atatürk Cumhuriyetinin nimetleri ile iktidara gelenler, Cumhuriyete sahip çıkmalıdır. Cumhuriyet yıkıcılarına müsaade edilmemelidir. Daha doğrusu türban üzerinden Cumhuriyetin genleri ile oynamayın. Mücadelesini veriyorlardı.
Türban üzerinden siyasal İslamı savunanlar hayır diyorlardı.B iz türbanın sadece üniversitede takılmasını istiyoruz. Sizler türbanın üniversiteye girmesini engellemek için popüler siyaset yapıyorsunuz karşılığını veriyorlardı.Ülkede demokrasinin önünü kapatıyorsunuz suçlamasını ortaya atarak türbanı savunuyorlardı.
Aradan yıllar geçti. Türban önce üniversiteye, sonra ilkokullara, sonunda iktidarın demokrasi paketinden türbanın devletin bütün kurumlarında takılacağı çıktı. Türban serbest oldu ülkemiz demokrasiye kavuştu. İktidarın demokrasi dediği türbanın serbest olmasıymış, meğer. İktidarın demokrasi anlayışında işçi hakları, köylü hakları, emekli hakları, esnaf hakları, gazeteci hakları, avukat hakları, gibi hukuksal haklar yokmuş ki demokrasi paketinden çıkmadı. Yıllar sonra Cumhuriyetçilerin söyledikleri gerçek oldu. Siyasi İslamcılar söyledikleri yalanlar üzerinden laikliği ve kılık kıyafet ilkesini yok etmeyi başardılar. İktidara gelirlerken Cumhuriyetçilerden mağdur olduklarını söyleyenler. Siyasal İslamı Cumhuriyetin yerine yönetime taşıdıkça, Cumhuriyetçileri mağdur etmeye başladılar. Bugün geldiğimiz noktaya bakarsak devletin olanaklarından mahrum olanlar cumhuriyetçilerdir.
Geçmişte yaşadığımız serüvenden niçin söz ediyorsun diye sitem etmek isteyenler olabilir. Hatta geçmişte olduğu gibi siz inananlara hakaret ediyorsunuz diyenlerde olabilir. Siyasal islamcılığı, Atatürk Cumhuriyetini yıkarak karşı devrim ile hayata geçirmek isteyenlere iktidarı anlatmıyorum. Yaşanan gerçekleri anlatıyoru. Niyemi anlatıyoru.
Siyasal İslamın devletin bütün kurumlarında hayata geçtiği ortamda, Sayın Başbakan Adana meydanlarında türban üzerinden mağduriyetlerini dile getirerek, ötekiler dediği cumhuriyetçileri suçlamaya devam ediyor. Türbanın siyasi simge olarak temsil ettiği siyasal islamcılara demokrasi paketi ile mesaj verirken. Cumhuriyetçilere sopa gösteriyor.
Sayın başbakanın yıllar önce söylediği bir sözü hatırlamaya çalışalım. Demokrasi bizim amacımız değildir. Demokrasi hedefe ulaşmamız için aracımızdır. Buradan da anlıyoruz ki sayın başbakanımız her açıkladığı demokrasi paketi ile, ülkemiz demokrasiden o kadar uzaklaşıyor.
Demokrasi demek Cumhuriyetle eş anlamlıdır. Laiklik ilkesini benimsemeden Cumhuriyeti yaşatamazsınız. Sayın başbakanımızın dediği gibi; Ya siyasi islam yada laiklik.
Atatürk diyor ki: Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir.