İnşaat sektörü ekonomiye dinamizm kazandırıyor. Zira, 200 den fazla iş koluna talep yaratıyor. Çimento, seramik, kapı-pencere, kablo, beyaz eşya, dekorasyon malzemesi gibi.
Her sektörde olduğu gibi inşaat sektörü de belli bir limitte sonlanıyor. Limiti insanların yaşamı için gerekli konut sayısı belirliyor. Konut sayısının gerisinde nüfus artışı var. Nüfus arttıkça konut ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyaca cevap vermek üzere inşaat sektörü canlılığını koruyor.
Türkiye'de, son 14 yıldan beri Hükümet inşaat sektörüne önem veriyor. Ekonomik büyümenin gerisinde inşaat sektörü yatıyordu. Ancak, nüfus artışı sektördeki büyümenin gerisinde kaldı. İlk alarm, Ordu gibi göç veren şehirlerde meydana geldi. Göç veren şehirlerde inşaat yapanları kötü günler bekliyor.
Göç alan şehirlerin başında İstanbul geliyor. O kadar hesapsız bina yapıldı ki, satılamıyor. Piyasaya arz edilen konut sayısı milyon ile ölçülüyor. İstatistikler, konut sayısı armasına rağmen, konut mülkiyet sayısının artmadığını gösteriyor. Diğer bir deyimle aynı kişiler yatırım amaçlı konut satın alıyor.
İstanbul'da arz fazlasının nedeni, kentsel dönüşümden kaynaklanıyor. Müteahhitler kat karşılığı aldıkları eski binalar için büyük taviz verdiler. İlk yapanlar karlı oldu. Fakat şimdilerde talep durmuş vaziyette. Kentsel dönüşümün en az yüzde yirmi civarında konut sayısında artış yapması bekleniyor.
TOKİ ve Emlak Konut arsalarına, müteahhitlerin "hasılat paylaşımı karşılığı" yaptığı konutlar ise orta sınıfın satın alma gücünü aştı. Satılamıyor. Bu işi yapan müteahhitler zor günler yaşıyor. TOKİ, müteahhitleri yaşatmak için bazı konutları geri satın alıyor.
Felaketin büyüğü yeni başladı. Yatırım amaçlı konut satın alanlar kiraya veremiyor. Bu nedenle yatırım amaçlı konut satışları sonlandı. Bu gösterge, göç alan şehir İstanbul'da, inşaat sektörünün sona geldiğini gösteriyor.