Fotoğraftaki emmiler!
Ordu'da Köprübaşı'ndaki caminin önünde öğlen ezanının okunmasını bekliyorlar. Fotoğraf çektiğimi gördüler; gülerek izin aldım, ses çıkarmadılar. Olgun olgun baktılar.
Hepsi ile konuştum; kimisi çocukluğundan itibaren köylerde, bayır-bucak demeden sırtında burunları yerde yük çekmiş. Odun, fındık, mısır, ot, çöp..
Ne denk geldi ise. Dizler elden öyle böyle gitmiş.
Kimisi fırında 40 yıl ocağın önünde ayakta durmuş, dizlerine kara sular inmiş.
Ya da zamanı gelmiş; biraz da yaşlılıktan dizkapakları, kasları yıpranmış. Kıkırdaklar deforme olmuş. Kemikler kemiklere değer olmuş.
Romatizma olmuş, kireçleme olmuş, ödem olmuş.
Ağrıları var, sızıları var. İlaç kullanan var, kullanmayan var.
En büyük destekleri ellerindeki bastonlar.
Dikkatimi çekti; Ordu'da tahıl pazarında, şadırvanda...
Banklarda gruplar halinde oturan bastonlu emmiler var.
Yaşları da öyle 80-90-100 filan değil.
Bizim bir yoga hocamız vardı. Sık sık uyarırdı; aman dizlerinize, ayaklarınıza,bacaklarınıza iyi bakın. Onları koruyun. Onları hor kullanmayın! Yoksa sizi kimse sırtında taşımaz, derdi.
Bu durumda, olsa olsa en büyük desteğiniz baston olur.
***
Dizinize gözünüz gibi bakın.
Yoksa önce kendinize yük olursunuz.
Sonra başkalarına. Er geç bir gün olacaksa da bunlar en gecinden olsun!