Ekonomik bakımdan geri kalan toplumlar "siyasal gerilimi" üzerinden atamaz. Tipik örneğini Iran'da yaşıyoruz.
1979'da Humeyni'yi kurtarıcı olarak karşılayan bilincin gerisinde ekonomik gelişme arzusu vardı. Şah rejimi "halkın ilerleme taleplerine" cevap üretemiyordu.
Humeyni Rejimi, Islami Şeriatı esas alarak "İran İslam Cumhuriyetini" kurdu. 37 yıldan beri İslamı kurallara göre ülke yönetiliyor. Ancak, rejim ekonomik gelişmede başarı sağlayamadı.
Geniş halk kitleleri "sistemi sorgulamaya" başladı. İlk itiraz 2009 yılında yapıldı. Rejim kuvvet kullanarak "kalkışmayı" bastırdı. Ancak ekonomik talepler devam ediyor.
Yıllardan beri İran "iç sorunları dışarı aktarma siyaseti" uyguluyor.
Bu politikanın gereği olarak "İslam dünyasında Şii Mezhebi esasına dayanan" hareketleri destekliyor. Irak'daki, Şii Arapları kendi safına çekmeyi becerdi. Yemen'de Hussileri, Suriye'de Nusayri Rejimini, Lübnan'da Hizbullahı finanse ediyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerindeki Şiileri tahrik ediyor.
Tüm bu yayılmacı hareketlerin gerisinde masraf var. Masrafı İran Halkı ödüyor. İran ekonomisinde, devletin payı giderek artıyor. Batı'nın uyguladığı ekonomik ambargo ile birleşince tüketime yeterli üretim yapılamıyor. İranlıların ekonomik sıkıntıları sokağa yansıyor.
Sokaktaki söyleme dikkat etmek lazım. Halk "İslami Devlet istemiyoruz" söylemini haykırıyor. Yıllarca aşağılanan ve toplum dışına itilen kadınlar "baş örtülerini" açıyor. Başörtülerini ellerine alarak bayrak gibi sallayor ve kalkışmaya öncülük ediyor.
Ekonomide başarı gösteremeyen her rejim yıkılmaya mahkumdur. İran İslam Cumhuriyeti ekonomide başarısız oldu. Gerisi bahane.