Yazılarımın çoğunu iyilik üzerine yazıyorum ve yazmaya da  Devam edeceğim."Kötü insan olmayışımızın" bizi "Yİ" Kılmaya yetmeyeceğini anlatıyorum. İyiliğin gösteriş malikaneler ve güçle derinden uyumsuzluğunu vurguluyorum.Biliyorsunuz daha önceleri misafirlik üzerine yazdım.Kaybolup giden misafir ağırlama, bir yabancıya kendi ‘’ev’’inde katlanma kültürü üzerinde düşüncelerimi dile getirdim. Bunun gündelik hayatta barışın zemini olduğunu artık bu zeminin ayaklarımız altında altından kaydığını söyledim. Köşe yazılarımı okuyan dost bir okurum’’İyilik nasıl yapılır?’’ sorusunun cevabını aramış ki…Söylediklerini sizlerle paylaşmasam olmaz! Bundan sonrası, biraz kısaltarak ve ufak değişikliklerle onun söyledikleridir.
                                   *    *     *
Birçoğumuz en son kime iyilik yaptığımızı hatırlamaz olduk.Bekli de bu erdemli davranışın çarkları böylesine hızlı dönen Bir dünyada çok fazla alıcısı yok. Ama daha da ilginci, bu eylemin giderek bir kötülük aracına dönüşmeye başladığıdır.Yanlış okumadınız. Kötülük için iyilik yapmak. Mümkün bu.İyilik yaparken iki üç hamle sonra bu iyiliği bir hançer gibi 
Kullanmayı hesaplayanlar olmadığını sanmayın sakın.Peki, nasıl olurda bu kadar soylu bir davranış kalbimizdeki Balans ayarının bozulduğu sonucu bir İHANET EYLEMİNE Dönüşür? Önce eskilere gidelim…Bir akşam vakti Hz. İbrahim’in yaşadığı köyden geçen yaşlı
Bir yolcu, misafir olup geceyi geçire bileceği bir ev aradı.Hz. İbrahim’in kapısını çaldı ve kendisini misafir edip etmeyeceğini sordu. Yolcu seksen yaşındaydı ve o yaşına kadar hiç 
iman belirtisi göstermeden yaşamıştı. Hz.İbrahim'in kapısını çalan bu insanı Hak yoluna davet etmesinin peygamberliğinin gereği olduğunu düşünmekteydi. 
Devamı Yarın