Sokağa çıktığımızda can güvenliğimiz yok diyen Başkan Kaymaz, “Eskiden, eski derken çok uzun değil birkaç yıl öncesinde kadınlar ve çocuklar için güvenli bulmadığım bu sokaklar artık hiç kimse için güvenli değil. Bırak sokakları, caddeleri evinin balkonunda oturan Ahmet ağbi, parkta torununu gezdiren Hatice teyze, akşam komşudan kahve içmekten dönen Hülya kızımız, halı saha maçından dönen İlker oğlumuz ve en nihayetinde bizi korumakla görevli olan polis memuru Şeyda. Hiç kimse güvende değil. Balkonda otururken kafanıza yorgun mermi isabet edebilir ya da bir maganda kurşunu ile canınızdan olabilirsiniz. Torununuzu gezdirirken kapkaççı tarafından soyulabilirsiniz hatta ve hatta ufacık bir dalgınlık anında torununuz çalınabilir. Evet, yanlış duymadınız çalınabilir.” Diye konuştu.
Birilerinin canı sıkkın diye canımızdan olabiliriz
Başkan Kaymaz, “Gençlik aşısı için, organları için ya da bir sapkının iğrenç taleplerini karşılamak için. Oğlunuz, kızınız birilerinin keyfi yok, canı sıkkın diye canından olabilir. Ve en nihayetinde olay öyle çığırından çıkar ki işinde gücünde olan kamu çalışanları, sağlıkçılar, öğretmenler, güvenlik görevlileri ve en nihayetinde polisimiz, askerimiz başıbozuk, ahlaksız, nereden geldiği belli olmayan, zürriyeti ve zihniyeti bozuk insanımsıların elinde hayatlarının baharında yaşamlarına veda ederler.” Dedi.
Suçlu ülkeyi yönetenledir
Kaymaz açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“İnsana, hayvana, çevreye, topluma saygı duymayan, saygıyı öğretmeyen ve her geçen gün dahada yetersizleşen eğitim sistemi, gelir dağılımındaki adaletsizlik, yüksek enflasyon, suç ve ceza dengesizliği, infaz yasasının getirdiği rehavet ve cezaların caydırıcılıktan uzak oluşu, sosyal medya ve görsel basın tarafından halka dayatılan saçma sapan yayınlar ve paylaşımlar, sevilmemiş, takdir görmemiş kendi değerini bulamamış, eğitimsiz, nobran yöneticiler, anne babalar ve çocuklar, işsizlik, suça karışmış olanların korunup kollanması, yapanın yanına kar kalıyor duygusunun hakim olması ve kişiye özel mahkeme kararları, yargının siyasallaşması, bu bir iddia olmamakla beraber yaygın hissiyat bu yönde. Demografik yapının bozulması, ülkede bulunan yüksek mülteci yükü ve bu ülke evlatlarının geleceğinin onlara peşkeş çekilmesi. Sınavsız üniversiteye girme, sınavsız adrese teslim memuriyet özellikle sağlık çalışanı olarak, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti hatta ve hatta tüp bebek tedavisi, konut ve gıda destek paketleri v.s. Bu arada Suriye Devlet Başkanı savaş suçu işleyenler de dahil hepsine sosyal destek paketleri ile birlikte genel af çıkardı. Bu karar onları artık mülteci olmaktan çıkarır. Hepsinin ülkesine dönmesi sağlanmalıdır. Bu maddeler artabilir, tespitler yapılabilir ama sonuç alınamıyor ve de düzenlemelere gidilmiyorsa hiçbir anlamı olmaz. Belli bir parti mensubunun yöneticilerine hakaret dışında ülkede yaşanan her türlü şiddet mazur görülmekte ve verilen cezalar caydırıcı olmamaktadır. Hakaret ya da siyasi görüşleri nedeniyle, bağını bahçesini, suyunu ormanını, kedisini köpeğini korumak istiyor diye insanlar en ağır şekilde cezalandırılıp hapiste tutulurken 26 ayrı suç dosyası bulunan bir suç terminatörü dışarıda elini kolunu sallaya sallaya geziyorsa artık konuşulacak hiçbir şey kalmamış demektir. Kocasından boşanmak istiyor diye sokak ortasında kadınlar katlediliyorsa, çocuklar parasızlıktan okuldan alınıyor ya da üniversite eğitimi alamıyorsa, çocuğunun karnını doyurmak için kadınlar namuslarını tezgaha koymak zorunda kalıyorsa, %95’i Müslüman olan bir ülkede deizm ve ateizm hızla artıyorsa; Suçlu, bu ülkeyi yönetenlerdir.” Haber merkezi