CHP 35. Olağan Genel Kurultayını yaptı.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısında aday olacaklarını ilan etmiş olan Umut Oran ve Muharrem İnce geri çekildi. Mustafa Balbay ise yeterli imzayı bulamadığı için aday olamadı. Kurultay; sınır ötesi olayların, sınır içi terörün, şehit cenazelerinin ve hamasetin prim yaptığı gündemin gölgesinde kaldı. 
Ve adet yerini bulmuştur.
***
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu IŞİD terörü, PKK hendekleri ve akademisyenler bildirisi üzerine bazı değerlendirmeler yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu örneğin, "70 ilden militan Türkiye'den Suriye'ye ve Irak'a gidiyor. 70 ilde IŞİD nasıl taban tutuyor? Bu ülkeyi kim yönetiyor? ve bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı neden IŞİD terör örgütünün yaptıklarının Müslümanlık olmadığını, masum insanların öldürülmesinin Müslümanlık olmadığını neden anlatmıyor?"
Sayın Kılıçdaroğlu Anadolu'da AKP'nin yerel yönetimlerde, milli eğitimde, diyanette, mülki idarelerde ve kamu kuruluşlarında nasıl kadrolaştığını, nasıl din eksenli ideolojik çalışma yaptığını bilmiyor, görmüyor, duymuyor. Bilse, "70 ilde IŞİD nasıl taban buluyor" diye sormazdı. 
Bu iklimde Nobel adayları değil ancak IŞİD militanı yetişir!
***
Kılıçdaroğlu, terörün bugünkü noktaya nasıl geldiğine ilişkin görüşlerinde haklıdır. 
“Ülkeyi, sıfır terörle teslim aldılar. ‘Biz barışı sağlayacağız’ dendi, ‘Buyurun yapın’ dedik. Nasıl yapacaklarını da anlattık. ‘Sizin önerinize ihtiyacımız yok’ dendi. Terör örgütüyle masaya oturdular. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusundaki fotoğrafların Irak ve  Suriye’den ne farkı var? Önce ‘Silahları bırakın yurt dışına çıkın’ dediler. Örgüt, ‘Bırakmayız’ dedi. Valilere talimat verdiler, ‘Sakın dokunmayın’ diye. Bugün pek çok ilde terör örgütü silah depoladı. Kandil’den gelenler şehir merkezinde çocuklara terör eğitimi verdi, AKP sadece seyretmekle kalmadı, ‘Kimse bunlara dokunmayacak’ dedi. Mahkemeler, vergi daireleri kurdular, sesleri çıkmadı. 2002’de sıfır terörle ülkeyi devraldılar, bugün kan gölüne dönen Türkiye var. Bunların sorumlusu kim? Diyarbakır’daki taksi şoförü Şehmuz mu sorumlusu?”
Bugünlere AKP'nin laissez-faire, laissez-passer" 
(bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sloganı ile geldik.
***
Akademisyenler bildirisi üzerine de şöyle diyor: 
"Düşüncesini özgürce açıklamak isteyen, on binlerce genç yetiştiren akademisyenler bir diktatör tarafından verilen emirle tek tek göz altına alınıyor. Terörle mücadele ekipleri evlerine gönderiliyor. Biz de bazı düşüncelerine katılmasak da gözaltılara karşıyız."
Bizce o bildiriye kısmen de olsa katılmak yerine, "Akademisyenlerin tutuklanmasına ve baskılara karşıyız" demesi yeterli idi. O bildiri gerçekten tek yanlıdır ve Kandil'den kurye ile gönderilmiş gibidir. Kimse kusura bakmasın! Ayrıca o akademisyenler AKP döneminin gözdeleridir. Şimdi yolları ayrı düşmüştür. Ve onlar bu hareketleri ile C. Başkanı Erdoğan ile AKP'ye altın tepside malzeme vermişlerdir. 
Tıpkı bir danışıklı dövüş gibidir!
 
***
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda tüm partililerden ayağa kalkmalarını isteyerek sözlerinin tekrar edilmesini istedi. 
"Ankara'dan Hakkari'ye, Diyarbakır'a Mardin'e İstanbul'a Muğla'ya, Samsun'a, Kilis'e Yozgat'a, Sivas'a, Çorum'a, Rize'ye selam olsun. Selam olsun Türkiye..." 
Aleykümselam!
***
CHP Genel Başkanı, Genel Başkan Yardımcıları, MKY, Parti Meclisi üyeleri Söğütözü'nden, Ankara'dan, parti il yönetimleri il başkanlığı binalarından, ilçe başkanları ilçe binalarından çıkmazlarsa.. Ve tabi ki birbirlerini yemeyi bırakmazlarsa iktidar olmak için bir 5O yıl daha beklerler. Formül basittir; yaptıklarını yapma, yapmadıklarını yap!