Başkan Karlıbel, Fındıkta dünyada birinciyiz ama arıcılık ve balda da bölgemiz önemli bir yer tutuyor. Şimdi başımıza bela olan Kahverengi Kokarca için her köşede “samuray arısı” ithal edip mücadele etmeyi planlıyormuşuz. Tüm zamanlarda, istilacı türler biyokontrol için tedbirsiz girişimler olarak tanıtılmıştır." Dedi.
Biyokontrol amacıyla türlerin yeni ekosistemlere tanıtılması ve sonunda istilacı türler haline gelmesi örneklerini sıralayan Başkan Karlıbel, geçmiş yıllardan şu örnekleri sıraladı:
Avustralya'da Kamboç Kurbağaları (1935): Şeker kamışı zararlılarını kontrol etmek için tanıtılan kurbağalar, yerel fauna üzerinde olumsuz etkiler yaratarak istilacı bir tür haline geldi.

Avustralya'da Avrupa Tavşanı (1859): Başlangıçta avlanma amaçlı getirilen tavşanlar, aşırı çoğalıp ekolojik ve tarımsal zarara neden olarak istilacı bir tür haline geldi.

Amerika'da Kudzu (19. yüzyıl sonları): Aşınma kontrolü için getirilen kudzu, hızla yayılarak yerli bitki örtüsünü baskılayan istilacı bir bitki haline geldi.

Hawai'de Mangust (1883): Fare popülasyonunu kontrol etmek amacıyla getirilen mangustalar, yerli kuş türlerini yok ederek büyük zarar verdi.

Kuzey Amerika'da Asya Turnaları (1970'ler): Balık çiftliklerinde yosun kontrolü için getirilen turnalar, kaçarak yerli su ekosistemlerine büyük tehdit oluşturuyor.

Bu örnekler, türlerin yeni ortamlara tanıtılmasının sonuçlarını doğru bir şekilde öngörmenin zorluğunu gösteriyor diyen Karlıbel açıklamasını şoyle sürdürdü:

Bu ülkede İsrail Sazanı getirip göllere attılar bütün gölleri istila edip onlarca balık türünü yok etti. Bu yeni tür, hastalık taşır yada bulaştırıp Yerli Arılara zarar verirse ülke ölür." Haber merkezi