Ordu Barosu Hizmet Binasında yapılan toplantıda açıklamayı Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Alev Canik Göncü okudu.
“En temel haktan mahrum bırakılıyor”
‘Toplumun her kesiminde olduğu gibi kadına yönelik şiddetin de günümüzde devam ettiğini üzülerek gözlemliyoruz’ diyen Göncü, şunları söyledi; “Yasaların koruyucu ve önleyici uygulamalarda yeterli olmadığı, toplum vicdanının yasal sürecin bu haline inancının kalmadığı aşikardır. Hemen her gün bir kadın eşi, aile bireyleri ya da tanıdığı biri tarafından hayattan koparılmakta en temel insan hakkı olan onurlu yaşama hakkından mahrum bırakılmaktadır. Fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddetin yöneldiği kadınlar, yasal yollara başvurduğunda, toplumsal inanç ve algıların engellemesi ile sıkça karşılaşmaktadır. Şiddet dilde başlamakta, şiddete uğramış her kadın, yasal süreçte yasa ve toplum tarafından yine şiddet dili ile karşılaşmaktadır."
“Mücadele topluma yayılmalı”
Göncü, şöyle devam etti; “Kadın eğitimden uzaklaştırılarak ikincil konuma itilmekte, Anayasal hak arama hürriyetine göre hareket eden kadınlar sadece kadın oldukları için şiddete uğramaktadır. Bu nedenle; kadına yönelik şiddet ve şiddet tehdidinde, indirimsiz ceza tayini, etkin koruma tedbiri şarttır. Yasa uygulayıcıları ve uygulama mekanizmasında yer alan her kademenin bu yönde tavizsiz gayreti şiddetin önlenmesinde zorunludur. Şiddetin kaynağına odaklı çözümler geliştirilmeden, toplumsal zihniyet dönüşümü sağlanmadan, şiddetin önlenmesi mümkün değildir. Bu mücadelenin topluma yayılarak etkin ve kararlı bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. İstanbul Sözleşmesinden hukuksuz olarak çekilme sonrasında 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanununun koruma ve önlemeye ilişkin düzenlemesi tartışılır hale getirilmiştir. Ne yazık ki bu yasadan faydalanmaya çabalayan birçok kadın şiddetten korunamamıştır. Şiddetin gerekçesi olmaz. Şiddetin karşısında durmak bir seçenek değil zorunluluktur.”
Haber merkezi