Ordu Kadın Platformu öncülüğünde gerçekleşen yürüyüşte son günlerde yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerine dikkat çekildi.
19 Eylül Ortaokulu’ndan başlayarak Ceren Özdemir Meydanı’na kadar süren yürüyüşle kadın cinayetlerine ve şiddete karşı sesler yükseldi. Kadınların çoğunlukta olduğu yürüyüşe erkeklerin de katılımı dikkat çekerken katılan öğrencilerin siyah giydiği de gözlerden kaçmadı. Yürüyüş boyunca “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Narin için adalet”, “Katil var”, “Cinayete ses çıkar” gibi sloganlar atılırken yürüyüşe ıslıklar ve alkışlar da eşlik etti. Başta İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in saldırgan Semih Çelik tarafından öldürülmesinin protesto edildiği yürüyüşte diğer ölen kadın ve çocuklar da anıldı.
Failler cezasızlıkla ödüllendiriliyor
Fidangör Caddesi boyunca gerçekleşen yürüyüşün Ceren Özdemir Meydanı’nda son bulmasının arından Ordu Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Nilgün Yılmaz basın açıklaması yaptı. Bu topraklarda her gün ölüyor, tacize ya da tecavüze uğruyoruz diyen Nilgün Yılmaz, “Katledilen, şiddete uğrayan her kadının sorumlusu iktidara geldiği günden beri kadın düşmanı politikaları ile hayatımızı kuşatmaya çalışan AKP’dir. Failleri cezasızlık politikaları ile ödüllendirip cesaretlendiren “erkek adaletin” ellerinde kadınların kanı var. Her yer suç mahalli! Semih Çelik isimli erkek 19 yaşında Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kadını, İstanbul’un ortasında katletti. Beyoğlu'nda bir kadını taciz eden iki erkek fail gözaltına alınıp serbest bırakıldı tepkiler üzerine tutuklandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Mahinur Özdemir Göktaş, katledilen kadınların ardından “sıfır tolerans” diyor. Buradan soruyoruz, İstanbul Sözleşmesini feshedip 6284 sayılı yasayı tartışmaya açmak failleri cezasızlıkla ödüllendirmek mi sizin sıfır tolerans dediğiniz? Kadınların nasıl doğum yapacağına müdahale edip bedenlerini denetim altına almaya çalışmak mı? Siz konuştukça biz ölüyoruz. Kadın düşmanı iktidarınız her gün bizi ölüme, şiddete mahkûm ediyor. Hayatlarımızı size teslim etmeyeceğiz. İşte buradayız. Faillerden, kadın düşmanı iktidarınızdan hesap soruyoruz! adalet biziz, susmayacağız.” dedi.
Cezalar caydırıcı değil
Yılmaz, “2024 yılının ilk 8 ayında 261 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 164 kadının ölümü hala şüpheli. Sadece Eylül ayında 34 kadın öldürüldü. Eylül ayında öldürülen 34 kadının büyük bir kısmı boşanmak istediği, barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği için öldürüldü. Yine bu kadınların yaklaşık yüzde 80’i evinde öldürüldü. Bu veriler kadınların çoğunlukla tanıdıkları ve hatta ailelerindeki erkekler tarafından öldürüldüğü gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır. “Kutsal aile” diyerek kadınları ve çocukları hapsetmeye çalıştığınız aileniz de şiddet var, istismar var! Aile değil, kadınız, isyandayız.
Bu sayıların her geçen gün artmasının en önemli nedeni, ilişki içinde erkeklerin kadının rolüne yönelik çarpık, mülkiyetçi bakış açısının devlet desteklenmesidir. Ve adalet politikaları tarafından erkekler bu cinayetleri işlediklerinde caydırıcı cezalar almayacaklarını biliyor. Kadınlar da adalet mekanizmasının kendilerini korumadığını. Erkek adalet değil, gerçek adalet. Hukuken Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin ayrıldığına ilişkin beyanı anlam ifade etmese de toplum nezdinde bu çıkış erkek şiddeti önündeki barajı yıkan ve o günden bu yana hızla ve katlanarak artan kadın cinayetlerinin politik olduğunun en önemli kanıtıdır.” diye ifade etti.
“Kadınların adalete inancı yok olmuştur”
Kadın cinayetleri politiktir diyen Nilgün Yılmaz, “Kadınların adalete inancı tamamen yok olmuştur. Bunun en önemli göstergesi salı günü Beyoğlu'nda iki kişi tarafından sokak ortasında yere yatırılarak taciz edilen genç kadının tacizcilerden şikâyetçi olamamasıdır. Erkek şiddeti ve tacizi yaş ve sınır tanımamaktadır. Narin'in acısı hala tazeyken ve 90 haneli bir köyde bu cinayet aylardır çözüme kavuşmamışken bu kez de Osmaniye’de farklı yaşlardan 18 kişinin 14 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu haberiyle sarsıldık. Bu 18 kişi teşhis edilmiş olmasına rağmen, yine bu kişilerden sadece 10’u tutuklanmıştır.
Çocuk istismarları politiktir. Kadınlar var olduklarından beri hakları için mücadele etmiştir. Bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar, bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri cezayı alana kadar kız kardeşlerimizle omuz omuza el ele mücadeleye devam edeceğiz. Tek bir adım bile geri adım atmayacağız.” dedi.
“AKP-MHP ittifakı cinayetin suç ortağıdır”
Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz diyen Yılmaz, “Cani, sapık, hasta, münferit değil, devletin önlemediği erkek şiddeti! Ayşenur'un ve İkbal'in katili sadece Semih Çelik değil, kadın düşmanı AKP-MHP ittifakı da bu cinayetin suç ortağıdır. Öfkeliyiz, artık yeter. Yaşamak istiyoruz! Münferit değil, erkek şiddeti. Rojin ve Gülistan Doku nerede, Narin'e ne oldu diye sormaktan vazgeçmeyeceğiz.
Her yer kadınlar için suç mahalliyken, erkek şiddetini teşvik eden iktidardan korkmuyoruz ve itaat etmiyoruz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz. Bütün faillerden hesap sormaya, bu kadın düşmanı politikalar ve eril adalet mekanizması yok olana kadar meydanlarda olmaya, sesimizi yükseltmeye, birbirimizi savunmaya, dayanışmaya devam edeceğiz ve mutlaka kazanacağız. Yaşasın kadın dayanışması.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.