GÜMÜŞHANE (AA) - BEŞİR KELLECİ - Gümüşhane'nin Kelkit ilçesindeki Satala Antik Kenti'nde yapılan kazılarda çok sayıda kılıç ve mızrak kalıntısının yanı sıra çok kollu büyük şamdan ortaya çıkartıldı.

İlçeye bağlı Sadak köyü sınırları içerisindeki antik kent ile kuzey ve batısında yer alan mezarlık alanında, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Gümüşhane Valiliği, Kelkit Kaymakamlığı, Kelkit Belediyesi ve Türk Tarih Kurumunun desteğiyle kazı çalışmaları gerçekleştiriliyor.

Bartın Üniversitesi Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Yıldırım başkanlığında 20 kişilik ekiple ağustosta başlayan kazıların bu yılki etabı tamamlandı.

Roma İmparatorluğu döneminde sınırı muhafaza etmek amacıyla askeri karargah olarak kullanılan antik kentte çalışma yapan ekip, lejyon (Eski Romalılarda piyade ve süvarilerden oluşan askeri birlik) kalesi ve mezarlarına yoğunlaştıkları 1,5 aylık kazı sırasında kaleye ait temel izlerine, çok sayıda kılıç ve mızrak kalıntısı ile çok kollu büyük demir şamdana ulaştı.

- "Mezarlarda genellikle silahlarla gömülü askerler bulunuyor"

Kazı Başkanı Doç. Dr. Şahin Yıldırım, AA muhabirine, Roma lejyon kalesi ile aynı zamanda kentin hem kuzey hem de batısındaki lejyonerlerin mezarlarında çalışma yaptıklarını söyledi.

Lejyon kalesinde yürütülen çalışmalarda önemli bulgulara ulaştıklarını belirten Yıldırım, "Roma dönemi kalesine ait temel izlerle karşılaştık. Burada görünür durumda olan kale önemli ölçüde tahrip edilmişti ancak Roma dönemi kalesinin bulunmasıyla beraber çalışmalar büyük bir ivme kazandı." dedi.

Yıldırım, Roma İmparatorluk dönemi tabakalarının bir bölümüne de ulaştıklarını ifade ederek, "Bu tabakalar içerisinde çok sayıda Roma İmparatorluk döneminin silahlarıyla, kılıç ve diğer kalıntılarla karşılaştık. Bu bizim için çok önemli bir sonuç oldu. Yılın en önemli verilerinden birisi bu oldu." diye konuştu.

Satala'nın batı kısmındaki lejyon mezarlık alanında da kazı yaptıklarını ve geçmişteki tahribattan kurtulan bazı örneklere ulaşabildiklerini dile getiren Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Mezarlarda genellikle silahlarla gömülü askerler bulunuyor. Biraz daha yüksek rütbeliyse, mesela bu sene candelabrum adı verilen Roma dönemine ait olduğu değerlendirilen demirden büyük bir şamdan ortaya çıkartıldı. Bu askeri malzemeler bizim açımızdan oldukça önemli. Candelabrum ve silahların bulunduğu mezarın, büyük olasılıkla yüzbaşı rütbesinde subaya ait olabileceğini düşünüyoruz."

- Antropologlar alandaki araştırmalara katkı sağlayacak

Yıldırım, bu alandaki çalışmaların çok yeni olduğuna işaret ederek, "Alan biraz daha genişleyip, daha fazla çalışma gerçekleşince buradaki verileri daha net bir şekilde sunabileceğiz. Antropologların incelemesi neticesinde de askerlerin ölüm nedenleri hakkında daha fazla veri elde etmiş olacağız." ifadelerini kullandı.

Şahin Yıldırım, mezarlarda çıkan kılıç ve mızraklara ait demir parçalarının korozyondan etkilenerek bozulduğunu da gözlemlediklerini söyledi.

Anadolu'da ilk kez Roma lejyonerlerine ait mezarlıkların geçen yıl bu bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartıldığına işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:

"2022 yılında Gölbaşı mevkisinde yapmış olduğumuz çalışmalarda Roma İmparatorluk dönemi lejyonerlerinin mezarlarıyla karşılaştık. Bu mezarlar bizim için çok önemliydi çünkü Anadolu'da bilinen bu tipte bir askeri mezarlık günümüze kadar bulunamamıştı. Bizim yaptığımız çalışmalarda lejyoner mezarlığının ortaya çıkmasıyla birlikte Roma askerlerinin ölüm ritüelleriyle ilgili de çok önemli verilere ulaştık."

Yıldırım, askerlerin yaklaşık 25 yıl Roma ordusuna hizmet ettiğinin bilindiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Bu sürecin sonunda da emekli oluyorlar. Evlenmiyorlar ve bu süreçte eğer hayatta kalabilirlerse ki bu çok zor çünkü hayatları boyunca onlarca büyük savaşa katılıyorlar ve bu savaşlardan ağır, büyük ölümcül yaralar alıyorlar. Önemli bir kısmı da savaş alanlarında ölüyor. Biz bunları tarihi kaynaklarda da görmekteyiz. Özellikle milattan sonra 250 ila 260 yılları arasında doğu sınırındaki İran'la Sasanilerle olan mücadelelerde Satala'da 50-100 bin askerin öldüğünü biliyoruz. Doğal olarak kentin hemen her yeri büyük mezarlık halinde. Bu mezarlarda özellikle antropologlardan alacağımız tavsiyelerle birlikte ölüm nedenlerini belirleyecek kalıntılarla, yara izleriyle karşılaşmayı umut ediyoruz."