"Taşıma su ile değirmen dönmez" diye bir ata sözü vardır. Bu atasözünün geçerli olduğu en önemli alan, silah sanayidir.
1974 Kıbrıs Barış Harekatını, yabancı ülkelerden satın aldığımız silahlar ile yaptık. İstihbaratımız dahi yeterli değildi. Harekat sırsında, kendi savaş gemimizi kendi uçağımız ile batırdık.
Kıbrısın tamamı alınabilirdi. Zira, Kıbrısı biz savaş ile kaybetmedik. Sultan Vahdettin üs kurma amacıyla İngilizlere Kiraya vermişti. Kira'da olduğu halde, Ingilizler bize ait Kıbrısa el koydular.
Yerli silahımız olsaydı, bu gün Kıbrıs diye bir sorun olmayacaktı.
Terörizmin belini, Insansız Hava Araçları sayesinde kırdık. Daha önceleri IHAları Amerika'dan kiralıyorduk. Amerika, araçları kullanmak üzere bir görevli gönderiyordu. Görevli bilgileri önce Amerikaya aktarıyor. Amerika, daha sonra bilgileri süzgeçten geçirip bize gönderiyordu.
Sonunda IHAları ürettik. İHAlar dağda, ovada teröristin yerini saptıyor, gerekli bilgiyi askere ulaştırıyor, terörsit anında imha ediliyor. Silahlı insansız hava araçları ürettik. Bunlar terösit grupları tespit ediyor, anında taşıdığı füzeyi ateşliyor ve iş bitiyor. Bir sene içerisinde, ülke içinde 4 binden fazla terörsiti imha ettik.
Afrin Harekatını, kendi ürettiğimiz silahlar ile yaptık. Başarı kısa sürede ve kesin oldu. Ekonomiye zararı da olmadı. Zira, füzenin imal maliyeti soba borusu ve içine koyduğunuz gazdan ibaret. Dışarıdan satın alırsanız, adedine milyon dolar vermeniz gerekiyor.
Bu coğrafyada bizlere rahat yok. Dünya'ya Türk Milleti kadar savaşçı bir ulus gelmedi. Ancak, yeterli silahınız yok ise kayıp büyük oluyor.
Müttefik olduğumuz Nato ülkeleri önemli silahları teröristlere bedava veriyor, bize para ile satmıyor. Avusturya'dan satın aldığımız tank motorunu dahi göndertmediler. Önemli silahların kritik parçalarını dahi satmıyorlar.
Ne pahasına olursa olsun, silah sanayinde başarılı olmamız gerekiyor.