İyi geceler;

Her gece olduğu gibi ben “sokak lambası” ile olan birlikteliğimize hoş geldiniz der, sizi son günlerin hiç dinlenilmeyen parçası olan Angels Of Venice’den Sad Lisa ile baş başa bırakıyorum…

 

Her gece olduğu gibi yine yalnızlığın eteğimizden tutup huzursuzluk çıkardığı şu saatlerde sizinle birlikte olmanın vermiş olduğu keyif ve sıkıntının arasında nötr kalmış duygularımı gün yüzüne çıkaramayacağım için çok üzgünüm. Her ne kadar içindeki sıkıntını anlat rahatlarsın denildiğini duyuyor olsam da, “paylaşılan şeyler büyüyor” düşüncesiyle olduğum yerde boş boş konuşuyorum işte…

 

Garip!

 

Ve bir o kadar da ilgi çekici gelen konu, sizlerle ortak noktalarımız olması. Yukarıda bahsettiğim şarkıyı dinlemiş ve ya dinlememiş olmanız ne kadar umurumda keyfim bilir. İçinizde kaç şiddetinde depremler oluyor, kaç ton derdiniz var ortak olamam! Dedim ya paylaşılan şeyler çoğalır. Ve ben de dertlerinize dert katmak istemem…

 

Benim de dertlerim var zaten!

 

İyi geceler sayın okuyan!

Tabi böyle bir şey mümkünse… Tabi yalnızlık sizi yalnız bırakırsa. Hayat size bu gece bir tekme daha atmazsa. Ve zaman sizi onsuzluğa sen kala sırtınıza bir yara daha açmazsa…

Ardından uzatabildiğim kadar daha üç nokta…

 

Kimileri kızıyordur bana şimdi. Zaman kaybı bu yazı ne diye okudum? Sanki başka işim yok da? Evet, bende buna benzer bir söz yazmıştım;

-Hiç işim yokmuş gibi,

 Tutup bir de seni özlüyorum…

 

Aslında zor olmamalıydı gidişleri kabullenmek. Biz de gitmedik mi? Hem de birçok defa. Arkamıza bakmadık bile. Bitti dedik ve gittik. Asıl kalanlar bitti biz bilemedik. Bunu ancak bizi bitirdiklerinde anlayabildik. Geç kalınmış olsa bile!

 

İyi geceler sakinler!

Sakin kalabildiyseniz eğer… Şarkılar sizi derinlere götürmediyse, gözlerinizden yaşlar yarışa yarışa boynunuza kadar inmediyse, bu tümceler zerre umurunuzda değilse, evet! Gerçekten iyi geceler sakinler ve sakinliğini yitirmemekte ısrar edenler. Şimdiki sözlerim sakin kalamayanlara, yalnız kalanlara…

 

Ne diye hayıflanıyorsunuz ki bu saatte? Siz istemediniz mi bu karabasanlı geceleri? Siz diretmediniz mi ben buyum böyle kalmalıyım diye? Sizi köpekler gibi seven insanı bir hiç yerine alıp, arkanızı dönüp köşe başında ayrılmadınız mı? Hani o dar sokağın kaldırımsız yollarında avare avare dolanıp, ne yaptım ulan ben demediniz mi? Eve geldiğinizde hiçbir eşyasına dokunamadınız ve yine kendinizi kandırdınız: “canım yanmıyor eşyalarıyla başa çıkabilirim”. Arada resimlere baktınız, fularını yada kravatını kokladınız. Kimi geceler hayaliyle uyudunuz…

 

Ve bir gün arkadaşlarınıza onun hakkında sorular sordunuz:

-Nasıl?

-İyi mi?

-Bir sıkıntısı yok ya?

 

Aman iyi olsundu umurunda değildi zaten. Ve bir yanıt geldi hiç beklemediğiniz anda;

-Yeni biriyle tanışmış ve çok mutluymuş…

Muş…

Muş…

 

Yankılanan ses kulaklarınızı sağır etti değil mi? Neden ışıklar karardı, akşam mı oldu ik dakikanın içinde? Boğazını sıkan bir şey var, hay aksi gömlek de değil. Ya neydi?

 

İşte şimdi gitmişti sizden ve siz bunu yeni anladınız. Eve gidene kadar ne yangınlara tanık oldu yeniden yaralanan canınız…

 

Hani o kadar derinden etkilenmemiştiniz? Çevrenizdekiler bile sizin bu denli iyi rol yapabildiğinizi bilmiyorlarmış meğerse… Başta kendiniz olmak üzere daha kaç kişiyi kandırdınız ki?

 

Giden gitti abi o beni kaybetti ben onu değil dediğiniz günler geldi şimdi aklınıza değil mi? Ne tesadüf(!) Benim de… Şimdi gittiler ya bizden… Biz canımızı dişimize takıp ölürcesine severken onlar; Canımızı da alıp gittiler bir daha dönmemek üzere…

 

Ve!

İyi geceler!

Sabahlar geç ve zor, geceler uzun ve acı olacak madem dileklerimiz iyi olsun. Vaktimiz bol nasıl olsa, gece kendimize farklı meşgaleler bulalım. Mesela kendinizi suçlayın, sadece bu geceye mahsus! Sonra tüm gidenleri ve gitmişlikleri beyaz bir kağıda karalayın. Çevrenizdekiler bile sizin bu denli iyi rol yapabildiğinizi bilmiyorlarmış meğerse… Başta kendiniz olmak üzere daha kaç kişiyi kandırdınız ki?

 

Giden gitti abi o beni kaybetti ben onu değil dediğiniz günler geldi şimdi aklınıza değil mi? Ne tesadüf(!) Benim de… Şimdi gittiler ya bizden… Biz canımızı dişimize takıp ölürcesine severken onlar; Canımızı da alıp gittiler bir daha dönmemek üzere…

 

Ve!

İyi geceler!

Sabahlar geç ve zor, geceler uzun ve acı olacak madem dileklerimiz iyi olsun. Vaktimiz bol nasıl olsa, gece kendimize farklı meşgaleler bulalım. Mesela kendinizi suçlayın, sadece bu geceye mahsus! Sonra tüm gidenleri ve gitmişlikleri beyaz bir kâğıda karalayın. Yırtın. Atın… Sizden başka birinin okuyup bilmesine de lüzum yok! Ve evinizin tüm ışıklarını söndürün. Tek bir mum yakın karanlığa… Işığına bakın. Tütsünüz var ise yakın, zambak kokulu olsun mümkünse! Angels Of Venice’den Sad Lisa parçasını açık müzik çalarınızda.

 

Sonra deyin kendinize bağıra çağıra kulaklarınızı sağır edebilecek bir ses tonuyla hem de!

 

-O KAYBETTİ!

  

Not: Gece yazıldığı için “İyi geceler!” diye yineledim birkaç cümlemi ve “Kaybedenler Kulübü” adlı sinema filminden izler barındırmaktadır.

 Tavsiye: Son paragrafta yapın diye bahsettiklerim tavsiyemdir.