Torun, “Saray iktidarı tarafından Yerel Yönetimlerin yetkilerinin gaspı 2014 yılında çıkartılan Büyükşehir Yasasıyla hızlanan bir süreç olarak yaygınlaşarak devam ediyor. Yerel yönetimlerin yetki alanındaki konuların Merkezi Bakanlıklara bağlanması sürecinin yakın tarihteki en önemli dönüm noktası 6 Şubat depremleri oldu. Hızlı müdahale ve dönüşüm bahanesiyle yerel yönetimlerin üstlendiği sorumlulukların muğlak ifadelerle bakanlıklara bağlanması aslında bu yetkilerin Saraya bağlanması anlamına geliyor.” Dedi.
Torun açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne bilindiği üzere bakanlar Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor ve pratikte sadece Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu oluyorlar. Yani merkezi bakanlıklara verilen bütün yetkiler doğrudan Cumhurbaşkanı’na verilmiş oluyor ve özellikle rantın yüksek olduğu alanlar bakanlıkların tasarrufuna bırakılıyor, denetim mekanizmaları yok ediliyor.
İhlal var
Köy Kanunu torba yasa teklifi de bu anlattığımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhuna uygun olarak tasarlanmış. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na imara ilişkin her tür fiziki plana ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları tek başına belirleme yetkisi veriliyor. Daha önce Bakanlığa sınırsız yetki verdiği ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen düzenlemeler ısıtılarak önümüze getiriliyor. Yani Bakanlık bu yetkiyle belediyelerin imar politikalarını keyfince düzenleme hakkına sahip oluyor. Yine torba yasanın 9. Maddesinde “Cumhurbaşkanınca yetkilendirilen alanlar” diye bir ifade var. Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dışına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleşmelerde yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek; Bakanlık yetkisine devrediliyor.
İnsanın aklı almıyor
Kanunun 11. Maddesi rüzgâr ve güneş santrallerini yapı denetimi dışına alıyor. İnsanın aklı almıyor, ekolojik enerji üretiminden rant çıkartılmaya çalışılıyor. Rüzgâr santrallerinin hatalı konumlandırılması insan hayatını tehlikeye atacak kazalara, kuş türlerinin yok olmasına sebep olacak olaylara yol açabilir. Güneş santrallerinin ilgili denetimlerden geçirilmemesi kurulduğu bölgelerde küresel ısınma etkilerini artırabilir. Bunları bilmiyorlar mı? Tabi ki biliyorlar ancak doğa dostu enerji üretimi giderek yaygınlaşacağı için ve bu alandaki rant büyüyeceği için bu rantı yine Beşli Çeteler ve benzerleri üzerinden kendi ceplerine atmanın telaşı içerisindeler.
Direniyoruz
Köy Kanunu adıyla anılan yasa 31 Mart Yerel Seçimlerinde kazandığımız belediyelerin yetkilerini elinden alma hamlesinden başka bir şey değildir. Biz bu anlayışa ilk gününden itibaren direniyoruz ve direneceğiz. Hayvan hakları yasası ve etki ajanlığı yasasında nasıl geri adım atmak zorunda kaldılarsa bu kanunu da bu haliyle Meclisten geçirmemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” Haber merkezi