Uzm. Dr. Sibel Topkaya, hipertansiyonun ciddi bir sorun olduğun vurgulayarak, “Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damarda oluşturduğu basınçtır. Bu basıncın istenilen seviyenin üstünde olması hipertansiyondur. Sistolik dediğimiz büyük tansiyon 135’ten, diastolik dediğimiz küçük tansiyon 80’den fazla olduğunda hipertansiyon kabul edilmekte.” dedi.
Organlarda hasar bırakabilir
Hipertansiyon belirtilerine ve nedenlerine değinen Topkaya, “Herhangi bir belirtiye yol açmayabileceği gibi zaman zaman baş ağrısı, ense ağrısı, bulantı, görme problemleri, burunda, göz içi kararma gibi şikayetler yapabilir. Stres, fazla kilo, aşırı tuz tüketimi, hareketsiz yaşam, sigara, alkol kullanımı, ailesel faktörler hipertansiyona yol açabilir. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıkları, uyku apnesi, tiroid bezi hastalıkları ve bazı ilaçların yan etkileri de hipertansiyona yol açabilmektedir. Hipertansiyon kontrol edilmezse, kalp, beyin, böbrek, göz gibi organlarda hasar bırakabilmektedir” diye ifade etti.
Hipertansiyonun tanısının uygun şartlarda yapılan düzenli tansiyon takibi ile konduğunu belirten Uzm. Dr. Sibel Topkaya, “En az 5 dakikalık dinlenme sonrası iki koldan tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Bazen hastane ortamında yüksek tansiyon problemi olmamasına rağmen tansiyon yüksek çıkabilmektedir. Beyaz önlük hipertansiyonu denilen bu durumda tanı, tansiyon holter cihazı ile çıkabilir.” dedi.
Tedavi hastaya göre değişiyor
Topkaya, “Temel tedavisinde öncelikle tuz kısıtlaması, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigara, alkol bırakılması, stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri yapılmalıdır. İlaç tedavisinde ise hastanın yaşı, cinsiyeti, ek hastalıkları, yüksek tansiyonun nedenleri önemlidir. İlaç tedavisinin tekli veya çoklu başlanımı hastaya göre değişebilmektedir.” diye konuştu.
Uzm. Dr. Sibel Topkaya, hipertansiyon hastalarının belli aralıklarla hekim kontrolünü yaptırmaları, hekimin uygun gördüğü ilaçları düzenli kullanmaları ve yaşam tarzı değişikliklerini uygulamaları gerektiğini de belirtti.