Son yıllarda hem Türkiye’de hem dünyada cilt kanseri vakalarında artış gözlemleniyor.
Cildimiz vücudumuzun en büyük organı diyen Uzman Doktor Hilayda Karakök, “Tüm vücudumuzda, farklı dokularda nasıl ki kanser ortaya çıkabiliyorsa, derimizden de böyle bir kanser ortaya çıkabilir. Aslında cilt kanserleri tüm dünyada en sık görülen kanser türleri. Kolayca tanı konulup, tedavi edildiği için genelde sık görülen kanser sınıflandırmasında yer almaz; sınıflandırmanın altına küçük not düşülür, en sık görülen kanserleri cilt kanseridir diye.” dedi.
Erken tanı önemli
Uzman Karakök, “Cilt kanserlerini daha çok melanom dediğimiz bir kanser türü ve melanom dışı cilt kanserleri olarak ikiye ayırıyoruz. Melanom dışı deri kanserleri daha sık görülür, daha kolay tedavi edilir eğer geç kalınmazsa. Genelde ciltte kabarıklık, kaşıntılı veya kanamalı bir düzensizlik olarak ortaya çıkar. Ne kadar erken tanı koyarsak o kadar hızlı tedavi edebildiğimiz bir durumdur.
Deriyle aynı renkte veya koyu renkte leke, deride yeni çıkan, kanayan, büyüyen, farklı görünen bir döküntü varsa o zaman mutlaka kontrol edilmesi, doktora başvurmak gerekiyor. Asimetri, kenar düzensizliği, ani büyüme, hızlı değişim varsa ve genelde 6 milimetrede den büyükse doktora mutlaka gidilmeli.” diye ifade etti.
Solaryum cilt kanserini 25 kat artırıyor
Cilt kanserine yakalanma risklerine değinen Karakök, “Aile öyküsü, genetik bir hikâye varsa risk artmış oluyor. Eğer vücudumuzdaki benlerin sayısı yüzden fazlaysa yine risk artmış oluyor. Solaryuma bir kere bile girmiş olmak deri kanseri riskini 25 kat artırıyor. Geçmişte güneş yanığı olunduysa, çocukluk çağında geçirilen güneş yanıkları varsa bile tüm ömrümüz boyunca deri kanserine yakalanma riski artırıyor. Hayat boyu maruz kaldığımız güneş de etken. Bazı deri kanser türlerinde yanık olmak daha çok riski artırırken bazılarında hiç yanık olmasanız bile ömür boyu maruz kaldığınız güneş riskinizi artırmış oluyor. Bazen hiçbir öyküde riskli bir güneş maruziyeti olmuyor, hastamız genç yaşta da kanser oluyor; ailede öykü olmuyor, risk faktörleri olmadan da kanseri görebiliyoruz. Açık tenli kişilerde de risk daha yüksek ama açık tenli ve koyu tenli bir evlilikten doğan koyu tenli bir çocuk, açık tenli ebeveyninin riskini taşıyor.” dedi.
Yara ve yanıklar risk taşıyor
Uzman Doktor Hilayda Karakök, “Bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanmak da ciddi bir risk faktörü. Nakil hastaları, böbrek veya karaciğer nakli yapılmış hastalar daha çok kullanır ama günümüzde artık bazı romatizmal hastalıklar nedeniyle de bağışlılık sistemini baskılayan ilaçlar çok kullanılıyor. İlaçların genelde 10 senelik kullanımlarından sonra tüm vücudun muayene edilmesi gerekir dermatologlar tarafından. Radyoterapi alınan alanlar, yanık gelişmiş olan alanlar veya kronik yara olan yerler… Örneğin bacakta bir kaza sonrası yara oluştu veya yanık alanı var, o yara 15-20 sene boyunca aktif olarak devam ediyorsa onun kenarından da bir cilt kanseri gelişebilir. O yüzden bu konuda her zaman temkinli olmak lazım.
Genel olarak yapılması gerekenler güneş yanığı olmamak, güneşte uzun süre kalacaksak koruyucu kıyafetler giymek; bunu dengelemek çok önemli çünkü yaşamsal bir vitamin olan D vitamini de sentezlememizi sağlar.” dedi.
Kanser vakaları tüm dünyada arttı
Cilt kanserinin tekrar nüksedebileceğini değinen Uzman Karakök, “Tekrar nüksedebilir, aynı veya farklı bir yerde ortaya çıkabilir. Deri kanseri teşhisi konulduğu zaman yapılması gereken en önemli şey, en erken dönemde onun çıkartılması. Cerrahi olarak çıkartıldıysa aynı yerden nüksetme ihtimali çok düşüyor. Ama yine de belli aralıklarla hastaları kontrole çağırıyoruz; 3 ayda, 6 ayda bir gibi. Tüm vücuda da bakıyoruz, başka bir yerden ikinci bir deri kanseri gelişebilir mi diye temkinli oluyoruz. Genelde taramalarına, takiplerine dikkat eden hastalarımızda uzun dönemde herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor.
Son senelerde de gittikçe daha fazla deri kanseri tanısı koymaya başladık. Güneş alma alışkanlıkları, güneşte yanma artışının artması bugünlerde daha fazla deri kanseri olarak görülüyor. Aynı zamanda bahçede uzun süre çalışmış olan, tatil öyküsü olmayan kişilerde de görüyoruz. Bu sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyle.” diye belirtti.
Güvenilir markalara yönelmeli
Güneş kremleri ve makyaj malzemelerinin cilt kanseri yaptığı iddialarına değinen Karakök, “Güneş kremlerinin içeriğinde bulunan bazı maddelerin yüksek sıcaklığa, ısıya maruz kaldığı zaman kanser öncüsü olan bazı kimyasal moleküllere dönüştüğü tespit edildi. Ancak bunun deriden emilerek vücutta risk oluşturabilecek bir seviyeye gelmediğini gösteren çok sayıda çalışmalar da var. Güneş kremlerine göre güneşte yanık olmak daha riskli. Makyaj malzemeleri için de aynı şey geçerli. Eski, geçmiş yıllara göre makyaj malzemelerinin içerikleri daha temiz, testlerden geçiyorlar. Daha az miktarda makyaj ürünü kullanmak ve daha güveli markalara yönelmek riski azaltır.” diye konuştu.
ÖZEL HABER/MERVE TEPECİK