7 Haziran 2015 milletvekili genel seçimlerinin galibi Ak Partidir.

Mağlubu da, seçime katılan diğer partilerdir.

 

Aldığı oy ve bu oyun sağladığı milletvekili sayısı, (550 vekilin oylamaya katılması halinde) kurabilecekleri hükümete güven oyu için yeterli değil. 276 gerekiyor. Tek başlarına hükümet olamayacakları, başkanlık sistemine giden yolu inşâ edemeyecekleri, yasama-yürütme-yargıyı daha da birleştiremeyecekleri, mevcut anayasayı parçalamayacakları için;  başarısız kabul etmeye çabalamak hiç doğru değil.

 

RTE; gidebilecek yüzbinlerce oyu tuttu. Ve Ak Partiyi yine 1. Parti yaptı.

 

İzmir’de 1, İstanbul’da 3 ve Ankara’daki 2 Bağımsız Aday ise; kaybettiler. Yenildiler yani.

 

Saadet Partisi; iradî olarak, oy patlamasına vesile olabilecek onlarca ismi, adaylıktan uzak tuttu. Karşılığını da, dokuzyüz bin  oyla aldılar.. Silindiler. Kayboldular.

 

Halkların Demokratik Partisi dördüncü parti. Yani kendisinden daha fazla oy alan üç parti var önünde. Zaten  Selahattin Demirtaş atanmış bir görevlidir. Genel Başkan bile değildir. Eş Başkan’dır. O’na ‘bundan sonraki görevin şudur’ denildiğinde; itirazsız kabul eder. Mensup olmak, böyle yapmayı gerektirir zaten.

 

Milliyetçi Hareket Partisi de kaybedenlerden. Çünkü: birinci, bir tane oluyor! Soner Yalçın’ın bu parti mensubu kişilere yazdığı açık mektubu okumalarını hararetle tavsiye ediyorum. Hatta lütfen bir çıktısını alın ve arada, ordaki isimlere, düşüncelere, tespitlere bir göz atın.

 

Cumhuriyet Halk Partisi de kaybedenler kulubünde elbette. Dört seçmenden, bir tanesi oy verdi. Hatta biraz daha azı. Keşke Levent Gültekin gibileri biraz daha dinleselerdi. Veya; dinleyin, olur mu?

 

Çok basit, açık ve sade yazdım, kendim için. Rehavete kapılmamak için. Mandacılardan yakamızı kurtardığımızı, taliban-ışid karışımı yönetim ihtimalinin uzak olduğunu; sanmamak için.

 

Temsilî demokrasinin, demokrasinin temsil (piyes) versiyonu olduğunu biliyorum. Bu zayıf demokrasi versiyonunun bile, direnci beni umutlandırmadı değil elbette.