GÜNAHLARA ORTAKMISINIZ
Aşağıdaki Kanun’un yayınlanış tarihini ve birinci maddesini bugünkü de dahil tüm Diyanet İşleri Başkanlarımız biliyorlardı sanırım.Bakın ne diyor kanun:
“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN
    Kanun Numarası: 633
    Kabul Tarihi: 22/06/1965
    Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 02/07/1965
    Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 12038
BİRİNCİ BÖLÜM : KURULUŞ VE GÖREVLERİ
    GÖREV:
    Madde 1 - İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.”
Bu Kanun ne zaman yayınlanmış tam bundan 47(kırkyedi) yıl önce.Peki bu kadar yıl sonra Sayın Diyanet İşleri Başkanımız ne diyor:
“Kürtaj insan yaşamına son vermek demektir. Bütün ilahi dinler bütün ahlaki sistemler kürtajın insan yaşamına son vermek demek olduğunu söyler” diyor Sayın Başkan.
Peki Sayın Başkan Kanunun sizlere görev olarak emrettiği toplumu din konusunda aydınlatmak görevinizin bir parçası olan kürtajla ilgili insanlarımızı aydınlatmak için bugüne kadar neden beklediniz ki?
Eğer sizinde iddia ettiğiniz ve açıkladığınız gibi kürtaj  insan yaşamına son vermek, yani cinayet ise bugüne kadar görevinizi yapmayarak bu suça  ortak mı oldunuz o zaman? Bu durumda bunun başka izahı ve açıklaması kalmıyor,bile bile yıllarca bu konuda halkımızı bilinçlendirmeyerek günah işlemlerine göz yumdunuz.Eee o zaman  bu günaha da ortak mısınız değil misiniz?Hukukende kanunun görev saydığı din konusunda toplumu aydınlatmak görevini yerine getirmemiş, görevinizi ihmal etmiş oluyor musunuz olmuyor musunuz? Bu konuda çıkın lütfen bir açıklama yapın ki boşu boşuna günahınızı almayalım.
Ama  işin doğrusu şu; Sayın Başbakan bu konunun kıyısından geçmese aklınızda fikrinizde ve programınızda kürtajla ilgili açıklama yapmak gibi bir düşünce yoktu.  Kurulduğunda buyana  47 yıl geçmiş   olan Kurumunuzun hem bu kadar yıl halkımızı bu konuda aydınlatmamış olması hem de Sayın Başbakan konuyu gündemine alan kadar susmuş olmanız hem kurumun inandırıcılığına gölge düşürüyor hem de sanki Diyanet İşleri Başkanlığı da söylem ve eylemlerini Kanunlar çerçevesinde değil de siyasetin dizayn ettiği sınırlar içinde şekillendiriyor izlenimine neden oluyor. Yoksa neden bu kadar yıl beklensin ve neden Başbakanın kürtaj üzerine yaptığı çıkışlardan sonra böyle bir açıklama gereği duyulsun ki.
Sayın Başkanım kimse merak etmiyorsa bile ben merak ediyorum.
-Bunca sene kürtajla ilgili Başkanlığınızın halkı bilinçlendirmemiş olması ve bundan doğan günahlara ortak mısınız ve görevinizi yapmadığınıza inanıyor musunuz?
-Kürtajla ilgili son çıkışınız siyasetin çıkışından doğan bir durumdan vazife çıkarma durumu mudur?

Aşağıdaki Kanun’un yayınlanış tarihini ve birinci maddesini bugünkü de dahil tüm Diyanet İşleri Başkanlarımız biliyorlardı sanırım.Bakın ne diyor kanun:

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN   

Kanun Numarası: 633   

Kabul Tarihi: 22/06/1965   

Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 02/07/1965   

Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 12038

BİRİNCİ BÖLÜM : KURULUŞ VE GÖREVLERİ   

GÖREV:    Madde 1 - İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.”Bu Kanun ne zaman yayınlanmış tam bundan 47(kırkyedi) yıl önce.Peki bu kadar yıl sonra Sayın Diyanet İşleri Başkanımız ne diyor:“Kürtaj insan yaşamına son vermek demektir. Bütün ilahi dinler bütün ahlaki sistemler kürtajın insan yaşamına son vermek demek olduğunu söyler” diyor Sayın Başkan.

Peki Sayın Başkan Kanunun sizlere görev olarak emrettiği toplumu din konusunda aydınlatmak görevinizin bir parçası olan kürtajla ilgili insanlarımızı aydınlatmak için bugüne kadar neden beklediniz ki?

Eğer sizinde iddia ettiğiniz ve açıkladığınız gibi kürtaj  insan yaşamına son vermek, yani cinayet ise bugüne kadar görevinizi yapmayarak bu suça  ortak mı oldunuz o zaman? Bu durumda bunun başka izahı ve açıklaması kalmıyor,bile bile yıllarca bu konuda halkımızı bilinçlendirmeyerek günah işlemlerine göz yumdunuz.Eee o zaman  bu günaha da ortak mısınız değil misiniz?Hukukende kanunun görev saydığı din konusunda toplumu aydınlatmak görevini yerine getirmemiş, görevinizi ihmal etmiş oluyor musunuz olmuyor musunuz? Bu konuda çıkın lütfen bir açıklama yapın ki boşu boşuna günahınızı almayalım.

Ama  işin doğrusu şu; Sayın Başbakan bu konunun kıyısından geçmese aklınızda fikrinizde ve programınızda kürtajla ilgili açıklama yapmak gibi bir düşünce yoktu.  Kurulduğunda buyana  47 yıl geçmiş   olan Kurumunuzun hem bu kadar yıl halkımızı bu konuda aydınlatmamış olması hem de Sayın Başbakan konuyu gündemine alan kadar susmuş olmanız hem kurumun inandırıcılığına gölge düşürüyor hem de sanki Diyanet İşleri Başkanlığı da söylem ve eylemlerini Kanunlar çerçevesinde değil de siyasetin dizayn ettiği sınırlar içinde şekillendiriyor izlenimine neden oluyor. Yoksa neden bu kadar yıl beklensin ve neden Başbakanın kürtaj üzerine yaptığı çıkışlardan sonra böyle bir açıklama gereği duyulsun ki.

Sayın Başkanım kimse merak etmiyorsa bile ben merak ediyorum.-Bunca sene kürtajla ilgili Başkanlığınızın halkı bilinçlendirmemiş olması ve bundan doğan günahlara ortak mısınız ve görevinizi yapmadığınıza inanıyor musunuz?-Kürtajla ilgili son çıkışınız siyasetin çıkışından doğan bir durumdan vazife çıkarma durumu mudur?