Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Tecavüze uğrayan kadının çocuğunu kirli görmek insanlık dışı" demiş.
İnsanların sadece kendi yaşadıkları özel konularda neler düşündüğünü, neler düşünebileceğini nerden biliyorsunuz da hakkında ahkam kesiyorsunuz anlamıyorum. Başbakanımız Uludere ve daha bir çok konuda somut çözümler üretememiş olan hükümetin, ona bugüne kadar kayıtsız şartsız destek verenler tarafından dahi eleştiri bombardımanına tutulmasından sıkıldığı bunaldığı bir anda çıkış yolu olarak suni gündem yaratmadaki ustalığını bir kez daha gösterdi ve herkes kürtajla sezaryenle yatar kalkar oldu.
İşin ilginç taraflarından bir tanesi de Sayın Başbakanın bu ani çıkışına Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın hazırlıksız yakalanması ve bundan ötürü de bir biri ardına alakasız demeçler vermesi oldu. Hatta kürtajla ilgili Başbakanımıza destek olmak adına kürtaj yasağının konulması gerektiğinin haklılığını savunmak için kürtajın 12 Eylül ürünü olduğunu bile söyledi.Bu son açıklaması da bence talihsiz ve bir o kadar da yersiz bir açıklama.En başta tecavüze uğrayanın ve o tecavüzden hamile kalmış olanın ne düşündüğünü neler hissettiğini o çocuk hakkında neler düşündüğünü o tecavüz mağduru talihsiz kişiden başka hiç ama hiç kimsenin anlamasının ve hakkında yorum yapmasının imkan ve ihtimali yok iken bu konuda empati yapmaya kalkmanın da bir manası olamaz olmamalı…
Başbakanımız suni gündem yaratıp insanların, görsel ve yazılı medyanın dikkatini öyle dağıttı ki kör istedi bir göz Allah verdi iki göz desek yalan olmaz. Her kanalda açık oturumlar,her gazetede sütun sütun haberler,köşe yazıları.Herkes bir anda kürtaj uzmanı kesildi başımıza.
Bu konuda televizyon kanalları da ne hikmettir ki uzman diye İlahiyatçıları programlarından eksik etmediler.Neredeyse izlediğim programların çoğunda Kadın Doğum Uzmanlarından çok konu hakkında İlahiyatçılar konuştular durdular.Yok efendim günah mı imiş değil mi imiş? Sana ne kardeşim hani Allah ile Kulun arasına kimse giremezdi.Günahsa da sevapsa da her şeyi ile kişinin kendi karar hakkı olan bir konudur kürtaj ve bırakında onun adına bari siz karar vermeyin günahına da sevabına da.
Halbuki Sayın Recep Akdağ'da dahil kürtaja karşıyım diyenlerin hepsi çok iyi biliyorlar ki bu işi yasakla falan halledemezler. Biliyorlar ki yasak söz konusu olursa, nasıl ki 1965 li yıllara kadar yasak iken gizli kaçak ve işin uzmanı olmayan kişiler tarafından bu iş merdiven altı diye tabir edilen yerlerde nasıl yapıldı ise, o eski günlerdeki gibi yapılmaya devam edilecek.
En kötüsü de yine o eski günlerdeki gibi bunu yaptırmak zorunda olan kadınlarımız, daha da büyük tehlike ile karşı karşıya kalacaklar. Çünkü işin uzmanı olmayan kasapların ellerinde canlarından olacaklar.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında hiçbir vatandaşın ne kürtajla ne de sezaryen ile ilgili zerre kadar sorunu sıkıntısı yok iken sırf gündem yaratmak adına böyle bir yasağın getirilmesinden ötürü canlandıran olacakların vebaline neden olacak kararlara imzasını koyanları ne diye adlandıracağız o vakit.
Sorarım destekçilere bugün olduğu gibi yasal süreleri içinde kişinin kendi isteği ile sağlıklı koşullarda kürtaj yaptırması mı cinayet olur yoksa onları bu sağlıklı koşullardan kasapların ellerine teslim ederek canlarından olmasına sebep olmak mı?