KCK`nın 2005 yılında ilan ettiği sözleşmeye göre ; Kck`nin devlet gibi yasama ve yürütme organı, halk savunma güçleri ve halk komiteleri kurulması kararı alınmıştır. Bu sözleşmeden yola çıkarak ise henüz bir yıl önce YDG-H kurulmuş , “Kürdistan gençliğinin çatı örgütü” olarak kendilerini tanımlamışlardır. Amaçları; halk savunma güçleri oluşturmak, fuhuşu ve uyuşturucuyu engellemek, asayişi sağlamak ve polisleri yıldırmaktır.
Yani kısaca bu bölgede kendi paralel yapılanmasını oluşturmak ve halk üzerinde etki göstermek, ve ayrılıkçı hareketi desteklemek gibi hedefleri vardır..Hal böyle olunca Cizre`deki olayları anlamak da pek zor değildir, zira bu hareket kendi dışında bir güç istememektedir, bu nedenle Hüda-par ile zaman zaman çatışmaktadır.
Fotoğrafın tümüne baktığımızda ise devletin etkisinin o bölgede yavaş yavaş kaybolduğu ve Kürt hareketi lehine bir kaymanın olduğu barizdir. Ayrıca Kandil`in yapmış olduğu “ süreç Mart 15`e kadar netleşmezse tüm gücümüzle savaşırız, Nisan ayındaki Pkk kongresine Abdullah Öcalan katılacaktır” söylemleri ise Pkk`nın bölgeye nüfuz etmesinin vermiş olduğu bir gücün söylemleridir. Hükümet resmen tehdit edilmekte, eli silahlı örgütle görüşülmesinin ne kadar tehlikeli olduğu bir kez daha anlaşımaktadır.
Peki bu havanın önümüzdeki seçimlere yansıması nasıl olacaktır? Kanımca, sürecin ilerlemediğini bahane edecek olan Kandil, Akp`yi seçimde köşeye sıkıştırmak için var gücü ile savaşacak, bir yandan teröristler diğer yandan ise yukarada bahsettiğim sivil oluşumlar ile şiddet ve terör olayları tırmanacaktır. Devletin refleksi ile meydana gelecek olan sivil ölümler de, seçime parti olarak girecek olan Hdp tarafından propaganda olarak kullanılacak ve bu sayede oy potansiyelini artırmayı da göz ardı etmeyeceklerdir..
Tabi ki dileğimiz bunların hiçbirinin olmamasıdır. Ancak Abdullah Öcalan`a özgürlük söylemlerinin yükseldiği bir dönemde, Akp`nin seçimi göz önüne alarak böyle bir talebe kulaklarını tıkamak zorunda olacağı gerçeği bile bile büyük bir ateşin ilk kıvılcımı olmaya yetecektir..