Ustalık dönemini yaşadığını ve Türkiye ye yaşattığını göğsünü gere gere anlatıyorsun. Ancak iç ve dış siyasette çıkmaz yollara girdiğinde sana karşı dik duranlara saldırmaktan kendini alamıyorsun. Herkes sana uymak mecburiyetinde değil, seni sevmek mecburiyetinde de değiller. Bunun yanında sana inanmak, sana güvenmek mecburiyetinde de değiller. En küçük bir eylemi bile hakaretle karşılıyorsun.
Yapma usta, bu asabi tutumun Türkiye ye zarar veriyor. Anladık, çıraklık döneminde sana alışamadık diyenlere; ananı da al git, diyebildin, Peki orman isteyen doğa severlere karşı; gidin ormanda yaşayın ne demek?
Bu söylevin içinde ince bir alay ve hakaret olduğunu hepimiz biliyoruz. İşin tuhaf tarafı da gidin ormanda yaşayın sözcüğünü mikrofonda kitlene ilettiğinde senin taraftarının alkışlarla buna cevap vermesidir.
Bak daha dün konvoyunun yolunu kesen 12-13 yaşlarındaki çocuk elindeki elma poşetini sana uzatırken, başbakanım şurada ki yolu yap, yapmazsan elmalar haram olsun dedi. Sen, korumaların ve bulunan topluluk anlık şaşkınlık yaşadınız. Daha sonra yaptığın yolu göstererek, burayı kim yaptı diye sorabildiniz.
Sayın başbakan, bu örneği neden verdim biliyor musunuz, Türkiye de artık insanlar bir şeyler yaptıracaksa veya bir şeyler istiyorsa senin il ve ilçe başkanlarına, araya aracılar koyarak istiyor ve yaptırıyor. Başkanların da işine gelirse isteklere el uzatıyor. Tüm Türkiye de il ve ilçe başkanlarının halkın hizmetinde değil de sadece ailelerinin hizmetinde, eş, dost ve akrabalara göre hizmet yapmaktadırlar.
Rezaletler diz boyu, işçi alımları, memur alımları hatta küçük bir hastane de temizlikçi ve işçi alımları, sizin parti teşkilatınızda isimleri şekilleniyor. Bilmiyorum, belki bahsettiğiniz ileri demokrasinin ana ilkelerinden biri de budur. Ama kusura bakma buda bize ters geliyor.
Siz kızacaksınız, öğretim görevlisine fırça atacaksınız, doktorlara fırça atacaksınız, öğrencileri yok sayacaksınız ve daha da önemlisi size rey veren halkı görmemezlikten gelip onları azarlayacaksınız.
Olmadı sayın başbakan.. sizden Türk halkı daha demokratik olmanızı bekliyor. Etrafta bulunan yağcı ve yalaka çevresi o kadar kalınlaştı ki siz artık ancak dar bir alanı görebiliyorsunuz. Zannediyorsunuz ki Türkiye de her şey yolunda, halk bizi seviyor, halk bizi istiyor. Doğru söylüyorsunuz, halk sizin verdiğiniz zehirli kömürü seviyor, pirinci, yağı seviyor, fındığa verdiğiniz desteği seviyor. Daha doğrusu halk cebini seviyor.
Benim halkım oyunu kömüre, pirince, una, kepeğe satmayacak kadar şereflidir diyorsunuz. Haklısınız sayın başbakan, Türk halkı çok şereflidir ama birazda duygusaldır unutmayınız. 

Ustalık dönemini yaşadığını ve Türkiye ye yaşattığını göğsünü gere gere anlatıyorsun. Ancak iç ve dış siyasette çıkmaz yollara girdiğinde sana karşı dik duranlara saldırmaktan kendini alamıyorsun. Herkes sana uymak mecburiyetinde değil, seni sevmek mecburiyetinde de değiller. Bunun yanında sana inanmak, sana güvenmek mecburiyetinde de değiller.

En küçük bir eylemi bile hakaretle karşılıyorsun.Yapma usta, bu asabi tutumun Türkiye ye zarar veriyor. Anladık, çıraklık döneminde sana alışamadık diyenlere; ananı da al git, diyebildin, Peki orman isteyen doğa severlere karşı; gidin ormanda yaşayın ne demek?Bu söylevin içinde ince bir alay ve hakaret olduğunu hepimiz biliyoruz. İşin tuhaf tarafı da gidin ormanda yaşayın sözcüğünü mikrofonda kitlene ilettiğinde senin taraftarının alkışlarla buna cevap vermesidir.Bak daha dün konvoyunun yolunu kesen 12-13 yaşlarındaki çocuk elindeki elma poşetini sana uzatırken, başbakanım şurada ki yolu yap, yapmazsan elmalar haram olsun dedi.

Sen, korumaların ve bulunan topluluk anlık şaşkınlık yaşadınız. Daha sonra yaptığın yolu göstererek, burayı kim yaptı diye sorabildiniz.

Sayın başbakan, bu örneği neden verdim biliyor musunuz, Türkiye de artık insanlar bir şeyler yaptıracaksa veya bir şeyler istiyorsa senin il ve ilçe başkanlarına, araya aracılar koyarak istiyor ve yaptırıyor. Başkanların da işine gelirse isteklere el uzatıyor. Tüm Türkiye de il ve ilçe başkanlarının halkın hizmetinde değil de sadece ailelerinin hizmetinde, eş, dost ve akrabalara göre hizmet yapmaktadırlar.Rezaletler diz boyu, işçi alımları, memur alımları hatta küçük bir hastane de temizlikçi ve işçi alımları, sizin parti teşkilatınızda isimleri şekilleniyor.

Bilmiyorum, belki bahsettiğiniz ileri demokrasinin ana ilkelerinden biri de budur. Ama kusura bakma buda bize ters geliyor.Siz kızacaksınız, öğretim görevlisine fırça atacaksınız, doktorlara fırça atacaksınız, öğrencileri yok sayacaksınız ve daha da önemlisi size rey veren halkı görmemezlikten gelip onları azarlayacaksınız.

Olmadı sayın başbakan.. sizden Türk halkı daha demokratik olmanızı bekliyor. Etrafta bulunan yağcı ve yalaka çevresi o kadar kalınlaştı ki siz artık ancak dar bir alanı görebiliyorsunuz. Zannediyorsunuz ki Türkiye de her şey yolunda, halk bizi seviyor, halk bizi istiyor. Doğru söylüyorsunuz, halk sizin verdiğiniz zehirli kömürü seviyor, pirinci, yağı seviyor, fındığa verdiğiniz desteği seviyor. Daha doğrusu halk cebini seviyor.Benim halkım oyunu kömüre, pirince, una, kepeğe satmayacak kadar şereflidir diyorsunuz. Haklısınız sayın başbakan, Türk halkı çok şereflidir ama birazda duygusaldır unutmayınız.