19 mart 2016 Cumartesi günü, İstanbul Beyoğlu'nda meydana gelen intihar saldırısından, tam 1 gün sonra; ülkemiz jandarmasının, polisinin, sahil güvenlik komutanlığının, tüm valilerin, kaymakamların bağlı olduğu, belki de 400.000 kolluk kuvvetinin emrinde olduğu kişi, yani içişleri bakanı kamuoyuna açıklama yaptı:
"...bu menfur intihar saldırısını gerçekleştiren teröristin kimliği tespit edilmiştir. bu kişi, bu terörist 1992 doğumlu, Gaziantep nüfusuna kayıtlı Mehmet Öztürk'tür. Eldeki mevcut bulgular, teröristin daeş terör örgütüyle bağlantılı olduğunu göstermektedir. Başka bağlantılarının ve arkasında başka güçlerin olup olmadığı hususu da büyük bir titizlikle,araştırılmaktadır ve soruşturmaya konu edilmektedir. Şahsın emniyet ya da jandarmamızda, bana verilen bilgi, herhangi bir arama kaydının bulunmadığı yönündedir. Şu ana kadar konuyla ilgilli 5 gözaltı olmuştur. Konu bütün detaylarıyla, her türlü ihtimal dikkate alınarak çok yönlü bir şekilde sürdürülmektedir...."
Daeş (yani ışid) bağlantılı ne demek? Mensup/üye değil. O örgütle bağlantısı var. Adam, o örgüt adına eylem yapacak ve o örgütün mensubu olamayacak. Daha ne yaparsa, adama örgüt mensubu diyeceksin?
Başka bağlantı ve arkasında başka güçleri araştırıyoruz, savcı da bu konuyu araştıracak diyorsun. Bulursam açıklarım, mı diyorsun? Açıklayamazsın. Anca paldır küldür tutukevine sokarsınız, tıpkı Diyarbakır hdp seçim mitingi bombacısına yaptığınız gibi.
Sana verilen bilgiye göre, polis ve jandarmada, aranır kaydı yokmuş. Yani aranır kaydı çıktığında, 'ama bana aranmıyor dediler' diyebilmek için: 'bana verilen bilgiye göre' diyerek, şartlı söylüyorsun.
Bu intihar bombacısının ailesinin, 'oğlumuz kayıp' müracaatı var mı, yok mu? Evet ya da hayır. Geveleme lafı. Kayıp olan arama projesine kayıt edilir. Trafik, asayiş kontrolündeki GBT sorgusunda, otel kaydında; arandığı ortaya çıkar ve yakalanır değil mi? Basın açıklamanda 'aranmıyor' dedin, aynen istediğin şekilde anladı medya da, vatandaş da: Kaydı yok!
Gözaltına atıf yapman, her türlü ihtimal ve çok yönlü araştırılıyor dediğinde, 'gözaltını biraz daha tahkim edin, bir salaklık çıkmasın!' talimatının verilmesine sebeb olmuşsundur.
Devam edelim:
"....hiç olmamasını sağlayıcı biçimde çalışmak bizim görevimizdir. Ama bunun, ne kadar tedbir alırsanız alın, bazen önleyemeyeceğiniz böyle intihar saldırıları türü, bütün ülkelerde olabilecek bir, bir sıkıntı olduğunu, melanet bir saldırı türü olduğunu da akıldan uzak tutmamak gerekir. Onun için vatandaşlarımız şunu bilsinler ki, biz tabi daha önce bir kısmını açıkladık, bir kısmını da açıklamıyoruz. Ama Türkiye, başka ülkeler de böyle yapıyor; kendilerinin huzur ve güvenliği için, vatandaşımızın emniyeti için, devlet mekanizmasının bütün katmanlarını gözden geçirerek yapabileceği her işi yeniden ele alarak, alabileceği her tedbiri yeniden gözden geçirerek, meselenin üzerine gitmektedir. Zaten çok önemli başarıların, terör örgütüne karşı alındığı da açık ve ortadır. Onun için Türkiye'nin bu istikrarlı yürüyüşünü engellemeye yönelik, bu tür faaliyetler karşısında da Allah'ın izniyle, ülke bir bütün olarak topyekün duracaktır. Bu meseleyi de bize yakışır biçimde o zaman aşacağız...."
Nerdeyse her cümle ya yalan ya da yanlış. Ama biri var ki senin yalanın, milyonların da yanlışı: İntihar bombacısını engellemek mümkün değildir, demeye getiriyorsun ya, hah işte o cümle.
Milyonlarca insan aynen böyle düşünüyor: Adam görevini almış, bombasını da yüklenmiş. Hedefi de belli, düzenek sağlam, eli de düğmede. Nasıl durdurulur, tespit edilir, yakalanır deniliyor?
O zaman ben de sana şunu sorayım, bu satırları okuyanlarla birlikte:
Yüzlerce benzer plan, nasıl plan aşamasında kaldı?
Bir o kadarı, mizansenlerle nasıl bertaraf edildi?
Yüzlercesi, nasıl vâzgeçirildi veya yakalandı? Nasıl?
"Önlenemezmiş!"
Yalan!