Sen, Padişahımız İslam halifesi olarak kalsın, Saray'ında yaşasın, ülkeyi İngilizler yönetsin. Biz şeriat hukukuna sahip olduktan sonra, Vatanın, Bayrağın ne önemi var? Önemli olan bedenî değil, ruhî özgürlüğümüz. Kızım doğar doğmaz başını kapatayım da, adet görür görmez evlendireyim de, mirasımdan zırnık vermeyim de, birden fazla eşim olsun, cumalarım resmi tatil olsun da, vakit namazı ayağına camiye gidebileyim de, ...,... diyenlerdensin!  
  
Vatan, bayrak, insanımız, köylümüz pehhh!  Ne önemi var? Önemli olan dünya değil!, değil mi? Önemli olan, geberdikten sonra gideceğin cennet, huriler, şarablar! Değil mi?  
  
Tanıyorum seni:  
İstanbul'da halifenin eteğinin dibinde, şeriat köyünde kesinlikle yaşayamazsın; Ankara ve çevresinde küçücük, mini minnacık ülkemiz olsun; valsler, eğlenceler, seküler bir nizâm olsun, Amerikalılar ne derse, nasıl isterse öyle olsun. Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar, İngilizler kendilerine ait Anadolu topraklarını alsınlar, bozkır bize kalsın diyenlerdensin! Değil mi?  
  
Neyin önemi var ki? Önemli olan sadece, bu hayat! Zaten yok olup gideceğiz! Değil mi?  
  
Ama iki yol da, yol değildi!, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde özgür ve bağımsız Türkiye isteyenler, işgale direndiler. Vatanını inancına veya inançsızlığına satmayanlar milli mücadele verdiler ve kazandılar.  
  
Tanıyorum Sizleri:  
Ne halifelik kaldı, ne de seküler bir hayat oldu! Takvimler, alfabeler, saatlar, tatil günleri, kılık kıyafet hiç de içinize sinmedi! Dine-dindara, laikliğe saygı... Hiç kabullenemediniz bu durumu. Nefretiniz, kininiz, ilkelliğiniz hep pusuda bekledi.  
  
Ne İngilizin istediği, ne de Amerikalının istediği; yani sizlerin istediği gibi olmadı. Olamadı.   
  
Şeriatınızı ya da lâdini hayatınızı yaşayamadınız. Kurgulayamadınız. Veremediniz Anadolu’yu. Peşkeş çekemediniz. Ne modern hayat, ne de din işlerinin devlet işlerinden ayrılması, hiç ama hiç işinize gelmedi. Şeriat israrınız ve Mandacılık saplantınız kursağınızda kaldı, değil mi? Yobazlığınız ve Mandacılığınız, babadan oğula devredilerek bu günlere kadar geldi!  
  
Sizlerin; 'mandacılık’ ve 'şeriata devam' saplantılarına rağmen  birleşebileceğiniz, İttifak edebileceğiniz, işçiyi ezip-köylüğü birlikte yok edebileceğiniz, memuru zevkle süründüreceğiniz,  bizim/benim aklıma hiç gelmedi!   
  
Farkedemedim iplerinizi tutan elin, aynı el olduğunu!  
  
Büyük Ortadoğu Projesi’ni ne şeriatçı olan sen, ne de mandacı olan sen yazmadınız! Sekreteryasında bile yoktunuz! Dedelerinizden deviraldığınız fıtratınızın gereğini yapmak istiyorsunuz! Proje müelliflerinin vereceği misyon ve rolün gereğini yapmak pek münasip sizler için.  
  
Ama Milli Mücadele geleneğini fıtratında yaşatanları, hafife almakla hata yaptınız!   
  
Bak Yunus Emre’miz ne demiş asırlar öncesinden: Bölüşürsek çok oluruz; bölünürsek yok oluruz!