........ Üzerinde yaşadığımız coğrafya kan ve duman kokusu ile yanarken geldi çattı ; " 1 Eylül Dünya Barış Günü". Adı güzel,özü güzel,tadı güzel barış. Ne yazık ki içi boş son yıllarda. Bugün bir günlüğüne herkes barışsever olacak. Anlamlı barış nutukları atılacak yüksek perdeden. Ama ya yarın....? Yarın hepsi unutulacak. Hatta barış türkülerinin söylendiği dakikalarda dünyanın bir yerinde, belki de en yakınlarımızda Ortadoğu’da silahlar yine kan kusacak. Körpecik bedenler yok olurken,yine yürekler yanacak.
........ Barış bireysel değil, toplumsal ve hatta evrensel bir olgudur. Bireylerin değil, tüm dünya halklarının şiddetle gereksinim duyduğu bir sevdadır. Bunun içindir ki; savaşa karşı duruşumuz da, barışı savunmamız da top yekün olmalıdır. Barışı haykıran sesimiz, savaş çığırtkanlarının sesini boğamıyor sa eğer, barışı sağlamak zordur.
........ Ülkede ve dünyada barışı egemen kılmanın yolu, ona olan inancımızı güçlendirmek, güçlerimizi, sevgilerimizi ve yüreklerimizi birleştirmekten geçer. İnsanları severken dinine, diline , ırkına ve rengine bakmadan, insan oldukları için sevmeliyiz. İnsan olarak doğmaktan kaynaklı haklarımızı eşitlemeliyiz. Yüreklerimize kin ve nefret tohumları değil, sevgi ve kardeşlik çiçekleri ekmeliyiz ki; çiçekler büyüdükçe barış ve kardeşlik duygularımız da büyüsün kök salsın, tüm dünyayı sarsın. Bir arada kardeşçe yaşamanın koşullarını oluşturup, bu yolda çalışmalıyız. Barışı sağlamanın başka yolu yoktur. 
........ Arap Baharı olarak adlandırılan ve daha sonra emperyalizmin kapılan özgürlük mücadelesinin Tunus, Libya, Mısır ve son olarak Suriye’de yarattığı tahribat ortadadır. Bugün Suriye’de yaşanan vahşet tüm acımasızlığı ile devam etmekte ve büyük bir savaşın eşiğine gelmiş durumdadır. Ne acıdır ki, ülkemizdeki ve dünyadaki emperyalizmin taşeronları da bu savaşa su yerine benzinle katılmaktadır. Barışı savunmak varken, savaşa çanak tutmaktadırlar. Savaşlarda savaşanların değil, savaşı çıkaranların kazandığı gerçeği na yazık ki görülmemektedir.
........ Barışsever yürekler bu savaşları ve çıkaranları kınarken ülkede, bölgede ve dünyada barışı sağlama adına, savaşa karşı barışı egemen kılma adına seslerimizi daha güçlü çıkarmalıyız. Emperyalizmin oyunlarına gelmeden, ırk ve inanç sömürücülerine alet olmadan, barışa olan sevdamızı hep diri tutmalıyız. İran ve ülkemiz üzerine yazılan senaryoları boşa çıkarmak için barışı ve kardeşliği inadına savunmak zorundayız. Çünkü barış, bir tadımlık bal değil, dünya var oldukça hava gibi, su gibi, yediğimiz ekmek gibi yaşamsal anlamda olmaz sa olmazımızdır. Barış yoksa yaşam da yok.
........ İnadına barış, inadına kardeşlik. 
........ 1 Eylül Dünya Barış Günü tüm dünya halklarına kutlu olsun. ALINTIDIR

........ Üzerinde yaşadığımız coğrafya kan ve duman kokusu ile yanarken geldi çattı ; " 1 Eylül Dünya Barış Günü". Adı güzel,özü güzel,tadı güzel barış. Ne yazık ki içi boş son yıllarda. Bugün bir günlüğüne herkes barışsever olacak. Anlamlı barış nutukları atılacak yüksek perdeden. Ama ya yarın....? Yarın hepsi unutulacak. Hatta barış türkülerinin söylendiği dakikalarda dünyanın bir yerinde, belki de en yakınlarımızda Ortadoğu’da silahlar yine kan kusacak. Körpecik bedenler yok olurken,yine yürekler yanacak.

........ Barış bireysel değil, toplumsal ve hatta evrensel bir olgudur. Bireylerin değil, tüm dünya halklarının şiddetle gereksinim duyduğu bir sevdadır. Bunun içindir ki; savaşa karşı duruşumuz da, barışı savunmamız da top yekün olmalıdır. Barışı haykıran sesimiz, savaş çığırtkanlarının sesini boğamıyor sa eğer, barışı sağlamak zordur.

........ Ülkede ve dünyada barışı egemen kılmanın yolu, ona olan inancımızı güçlendirmek, güçlerimizi, sevgilerimizi ve yüreklerimizi birleştirmekten geçer. İnsanları severken dinine, diline , ırkına ve rengine bakmadan, insan oldukları için sevmeliyiz. İnsan olarak doğmaktan kaynaklı haklarımızı eşitlemeliyiz. Yüreklerimize kin ve nefret tohumları değil, sevgi ve kardeşlik çiçekleri ekmeliyiz ki; çiçekler büyüdükçe barış ve kardeşlik duygularımız da büyüsün kök salsın, tüm dünyayı sarsın. Bir arada kardeşçe yaşamanın koşullarını oluşturup, bu yolda çalışmalıyız. Barışı sağlamanın başka yolu yoktur.

........ Arap Baharı olarak adlandırılan ve daha sonra emperyalizmin kapılan özgürlük mücadelesinin Tunus, Libya, Mısır ve son olarak Suriye’de yarattığı tahribat ortadadır. Bugün Suriye’de yaşanan vahşet tüm acımasızlığı ile devam etmekte ve büyük bir savaşın eşiğine gelmiş durumdadır. Ne acıdır ki, ülkemizdeki ve dünyadaki emperyalizmin taşeronları da bu savaşa su yerine benzinle katılmaktadır. Barışı savunmak varken, savaşa çanak tutmaktadırlar. Savaşlarda savaşanların değil, savaşı çıkaranların kazandığı gerçeği na yazık ki görülmemektedir.

........ Barışsever yürekler bu savaşları ve çıkaranları kınarken ülkede, bölgede ve dünyada barışı sağlama adına, savaşa karşı barışı egemen kılma adına seslerimizi daha güçlü çıkarmalıyız. Emperyalizmin oyunlarına gelmeden, ırk ve inanç sömürücülerine alet olmadan, barışa olan sevdamızı hep diri tutmalıyız. İran ve ülkemiz üzerine yazılan senaryoları boşa çıkarmak için barışı ve kardeşliği inadına savunmak zorundayız. Çünkü barış, bir tadımlık bal değil, dünya var oldukça hava gibi, su gibi, yediğimiz ekmek gibi yaşamsal anlamda olmaz sa olmazımızdır. Barış yoksa yaşam da yok.

........ İnadına barış, inadına kardeşlik.

 ........ 1 Eylül Dünya Barış Günü tüm dünya halklarına kutlu olsun. ALINTIDIR