Bugün 19 Eylül 2009. Açılım telaşı içinde unutulan kahraman gazilerimizi anma gününde bulunuyoruz.
Milli değerlerimizin unutturulup, yerine küresel değerlerin yerleştirilmeye çalışıldığı, milliyetsiz ve kişiliksiz bir toplum yaratma gayretlerinin bulunduğu bir ortamda 19 Eylül GAZİLER GÜNÜnü idrak ediyoruz.
Milli mücadeleyi başlatarak Osmanlının külleri arasından ve Türkiye cumhuriyetini çıkartan Mustafa Kemal Atatürke Sakarya Meydan Muharebesinden sonra 19 Eylül 1921de Türkiye Büyük Millet Meclisi “Gazilik” unvanı vermiştir. Büyük öndere gazilik unvanının verildiği 19 Eylül tarihi ülkemizde gaziler günü olarak kutlanmaktadır.
19 Eylülün Gaziler Günü olarak kabul edilmesi kararı devletimizin ve milletimizin gazilerimize verdiği önemin, onlara duyulan minnet ve şükran duygularının bir ifadesidir. Bu gün gazilerimizle birlikte bu toprakları kanlarıyla bize vatan kılan aziz şehitlerimizi de yad etme fırsatı buluyoruz.
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde “Gazi” kelimesinin karşısında; " Düşmanla savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kimse" ibaresini görürüz. Türk tarihi binlerce yıldır düşmanla savaşarak şehit veya gazi olarak evlerine dönen yüzbinlerce Türk evlâdının şanlı menkibeleri ile doludur. Topraklar onu besleyen şehit ve gazilerin kanları ile vatanlaşır ve kutsallaşır. Vatan sevgisi bununla gelişir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu bin yıllık bir Türk yurdudur ve bu bin yıl içinde uğruna verilen yüzbinlerce canın kanı ile sulanarak vatanlaşmıştır. Böyle vatanlaşan toprakların dünyada eşi ve benzeri çok azdır. 
Türk milleti vatan için şehadetin ve gazi olmanın en güzel örneğini Atatürkün önderliğinde verilen "Kurtuluş Savaşı"nda yaşamıştır. Atatürkün "Ya istiklal, ya ölüm!" emri ile gazilerimiz düşmanı 9 Eylülde İzmirde denize dökmüştür. Türk tarihi böyle pek çok kahramanlık günleri ile doludur. Kahramanlık günlerini şehit ve gazilerimize borçluyuz. Bugünde küresel destekli bölücü PKK terör örgütüne karşı verilen mücadelede verdiğimiz şehit ve gazilerimizin sayısı neredeyse İstiklal savaşımız seviyesine ulaşmak üzeredir.. 
Destanlar yaratan şehit ve gazilerimiz bizim onur anıtlarımızdır.. 
Devletimiz çıkardığı yasalarla ile şehit yakınlarına "Övünç Madalyası" vermekte ve şehitlik maaşı bağlamaktadır. Ayni şekilde gazilerimizde madalya ile taltif edilirler ve ömür boyu maaşla geçimleri devlet tarafında sağlanır. Ayrıca tedavi, ulaşım gibi hizmetlerden ücretsiz faydalanmaları da düşünülmüştür.
Türk ulusu için şehitler “nurlanmış" ve gaziler ise “ onurlanmış" şahıslar demektir. 
Gazilerimiz, 19 Eylül 1983 tarihinde "Türkiye Muharip Gazileri Derneği" altında toplanmışlardır. 19 Eylül ayni zamanda "Kahramanlık Günü" olarak da kutlanmaktadır. Ayrıca şehirlerimizin yerel kurtuluş günleri de gazilerimiz ve kahramanlarımız için birer anma günüdür.
Günümüzde şehit ve gazilik mertebesine sadece ülkeyi cephede koruyan askerler erişmiyor. Çünkü düşmanlarımız artık kendileri sınırdan orduları ile gelmiyorlar. Onlar içerideki işbirlikçileri ile ülkemizin her tarafını savaş alanına çeviriyorlar. Bugün ülkemizin insan ayağının ulaştığı her karış toprağı artık birer savaş alanıdır. Saldırının hedefi de şimdi sadece askerler değildir. Bu günün acımasız ve vahşi bir savaş metodu olan küresel destekli terörün kullanıldığı asimetrik savaşın hedefi; büyük - küçük, erkek - kadın, rütbeli - rütbesiz, makamlı -makamsız, genç - yaşlı demeden bütün Türk toplumudur.
Türkiye ve Türklük düşmanlarının açtığı bu amansız savaşta, kardeşin kardeşi katlettiği acımasız saldırılarda toplumumuzun her kesiminden şehit ve gazilerimiz olmaktadır. Başbakanlar, bakanlar, orgeneralden başlamak üzere her rütbede askerler, emniyet müdürlerimiz ve her rütbeden polislerimiz, valilerimiz, kaymakamlarımız, kadın-erkek demeden katledilen öğretmenlerimiz, profesörlerimiz, aydınlarımız, dış temsilcilerimiz, değerli medya mensuplarımız, adalet mensuplarımız ,doktorlarımız, ebelerimiz, sokaktaki sade vatandaşlarımız, altı aylık bebeklerimiz ve daha niceleri. Taraf olmadıkları bir savaşta can verdiler şehit oldular. Kan döktüler gazi oldular. 
Yıllardır ülkemizi kasıp kavuran anarşi ve terör Türk kanına doymadı. Bu milletin gözünden gözyaşı hiç eksik olmadı. Yurdu bir uçtan bir uca kateden şehit cenazeleri artık günlük rutin görüntüler arasında yerini aldı. Kanıksandı.
Kadirşinaş ve sağduyulu milletimiz gazilerine olan borcunu ödemek için açtığı kampanyalarla topladığı paraları bağrından çıkardığı en büyük eseri olan Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim etti. Hedefleri gazilerimizin geri kalan yaşamlarını huzur ve güven içinde geçirmeleri için bir Rehabilitasyon Merkezi kurulmasını teşvik etmekti. Türk Silahlı Kuvvetleride kendisine teslim edilen paraları en iyi şekilde değerlendirdi. Halkın desteği ve yardımları ile gerçekleştirdikleri dev eseri, yani “Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezini” 21 Nisan 2000de hizmete soktu. Bu modern tesislerde sadece silahlı kuvvetler mensupları değil bütün gazilerimiz tedavi görmektedir. Bu çok önemli bir kazanımdır. Verdiği hizmetlerin çeşitliliği ve kalitesi bakımından dünyada bir örneğinin olduğunu da tahmin etmiyorum.
Milletçe bugünkü yaşamımızı tamamen bu topraklar için canını veren şehitlerimiz ile kanını döken gazilerimize borçluyuz. Onlar için ne yapsak azdır. Ama bunlar sözde kalmamalıdır. Gerçekten bu mümtaz insanlar için herşey yapılmalıdır. 
Bütün çabalara rağmen şehit yakınları ile gazilerimizin çok önemli sorunları vardır. Lafa gelince onlar bizim gözbebeğimiz diyoruz. Ama icraata gelince bürokrasi altında onları inim inim inletmekten geri kalmadığımız gerçeğini de vurgulamak istiyorum. 
Şehit ve gazilerimizi temsil eden dernek yöneticileri, karnını doyurabilmek için hamallık yapan, tuvalet temizleyen gazilerimiz olduğunu üzülerek ve utanarak açıklıyorlar. Maaş göstergelerinin artmasını hükümetten talep ediyorlar. Fakat “Bunların sayıları az. Oyları da az olur” diyerek dikkate dahi alınmıyorlar. 
Yetkililer sahip çıkmasa dahi halkımız gazilerimize ve şehit ailelerine sahip çıkmakta ve onları daima bağırlarına basmaktadır.. 
Gazilerimizin 19 Eylül kahramanlık günlerini candan kutluyorum. Minnet ve şükran duygularımı iletiyorum

Bugün 19 Eylül 2009. Açılım telaşı içinde unutulan kahraman gazilerimizi anma gününde bulunuyoruz.

Milli değerlerimizin unutturulup, yerine küresel değerlerin yerleştirilmeye çalışıldığı, milliyetsiz ve kişiliksiz bir toplum yaratma gayretlerinin bulunduğu bir ortamda 19 Eylül GAZİLER GÜNÜnü idrak ediyoruz.

Milli mücadeleyi başlatarak Osmanlının külleri arasından ve Türkiye cumhuriyetini çıkartan Mustafa Kemal Atatürke Sakarya Meydan Muharebesinden sonra 19 Eylül 1921de Türkiye Büyük Millet Meclisi “Gazilik” unvanı vermiştir. Büyük öndere gazilik unvanının verildiği 19 Eylül tarihi ülkemizde gaziler günü olarak kutlanmaktadır.

19 Eylülün Gaziler Günü olarak kabul edilmesi kararı devletimizin ve milletimizin gazilerimize verdiği önemin, onlara duyulan minnet ve şükran duygularının bir ifadesidir. Bu gün gazilerimizle birlikte bu toprakları kanlarıyla bize vatan kılan aziz şehitlerimizi de yad etme fırsatı buluyoruz.Türk Dil Kurumunun sözlüğünde “Gazi” kelimesinin karşısında; " Düşmanla savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kimse" ibaresini görürüz. Türk tarihi binlerce yıldır düşmanla savaşarak şehit veya gazi olarak evlerine dönen yüzbinlerce Türk evlâdının şanlı menkibeleri ile doludur. Topraklar onu besleyen şehit ve gazilerin kanları ile vatanlaşır ve kutsallaşır. Vatan sevgisi bununla gelişir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu bin yıllık bir Türk yurdudur ve bu bin yıl içinde uğruna verilen yüzbinlerce canın kanı ile sulanarak vatanlaşmıştır. Böyle vatanlaşan toprakların dünyada eşi ve benzeri çok azdır. 

Türk milleti vatan için şehadetin ve gazi olmanın en güzel örneğini Atatürkün önderliğinde verilen "Kurtuluş Savaşı"nda yaşamıştır. Atatürkün "Ya istiklal, ya ölüm!" emri ile gazilerimiz düşmanı 9 Eylülde İzmirde denize dökmüştür. Türk tarihi böyle pek çok kahramanlık günleri ile doludur. Kahramanlık günlerini şehit ve gazilerimize borçluyuz. Bugünde küresel destekli bölücü PKK terör örgütüne karşı verilen mücadelede verdiğimiz şehit ve gazilerimizin sayısı neredeyse İstiklal savaşımız seviyesine ulaşmak üzeredir.. 

Destanlar yaratan şehit ve gazilerimiz bizim onur anıtlarımızdır.. 

Devletimiz çıkardığı yasalarla ile şehit yakınlarına "Övünç Madalyası" vermekte ve şehitlik maaşı bağlamaktadır. Ayni şekilde gazilerimizde madalya ile taltif edilirler ve ömür boyu maaşla geçimleri devlet tarafında sağlanır. Ayrıca tedavi, ulaşım gibi hizmetlerden ücretsiz faydalanmaları da düşünülmüştür.

Türk ulusu için şehitler “nurlanmış" ve gaziler ise “ onurlanmış" şahıslar demektir. Gazilerimiz, 19 Eylül 1983 tarihinde "Türkiye Muharip Gazileri Derneği" altında toplanmışlardır. 19 Eylül ayni zamanda "Kahramanlık Günü" olarak da kutlanmaktadır. Ayrıca şehirlerimizin yerel kurtuluş günleri de gazilerimiz ve kahramanlarımız için birer anma günüdür.

Günümüzde şehit ve gazilik mertebesine sadece ülkeyi cephede koruyan askerler erişmiyor. Çünkü düşmanlarımız artık kendileri sınırdan orduları ile gelmiyorlar. Onlar içerideki işbirlikçileri ile ülkemizin her tarafını savaş alanına çeviriyorlar. Bugün ülkemizin insan ayağının ulaştığı her karış toprağı artık birer savaş alanıdır. Saldırının hedefi de şimdi sadece askerler değildir. Bu günün acımasız ve vahşi bir savaş metodu olan küresel destekli terörün kullanıldığı asimetrik savaşın hedefi; büyük - küçük, erkek - kadın, rütbeli - rütbesiz, makamlı -makamsız, genç - yaşlı demeden bütün Türk toplumudur.Türkiye ve Türklük düşmanlarının açtığı bu amansız savaşta, kardeşin kardeşi katlettiği acımasız saldırılarda toplumumuzun her kesiminden şehit ve gazilerimiz olmaktadır. Başbakanlar, bakanlar, orgeneralden başlamak üzere her rütbede askerler, emniyet müdürlerimiz ve her rütbeden polislerimiz, valilerimiz, kaymakamlarımız, kadın-erkek demeden katledilen öğretmenlerimiz, profesörlerimiz, aydınlarımız, dış temsilcilerimiz, değerli medya mensuplarımız, adalet mensuplarımız ,doktorlarımız, ebelerimiz, sokaktaki sade vatandaşlarımız, altı aylık bebeklerimiz ve daha niceleri. Taraf olmadıkları bir savaşta can verdiler şehit oldular. Kan döktüler gazi oldular. 

Yıllardır ülkemizi kasıp kavuran anarşi ve terör Türk kanına doymadı. Bu milletin gözünden gözyaşı hiç eksik olmadı. Yurdu bir uçtan bir uca kateden şehit cenazeleri artık günlük rutin görüntüler arasında yerini aldı. Kanıksandı.

Kadirşinaş ve sağduyulu milletimiz gazilerine olan borcunu ödemek için açtığı kampanyalarla topladığı paraları bağrından çıkardığı en büyük eseri olan Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim etti. Hedefleri gazilerimizin geri kalan yaşamlarını huzur ve güven içinde geçirmeleri için bir Rehabilitasyon Merkezi kurulmasını teşvik etmekti. Türk Silahlı Kuvvetleride kendisine teslim edilen paraları en iyi şekilde değerlendirdi. Halkın desteği ve yardımları ile gerçekleştirdikleri dev eseri, yani “Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezini” 21 Nisan 2000de hizmete soktu. Bu modern tesislerde sadece silahlı kuvvetler mensupları değil bütün gazilerimiz tedavi görmektedir. Bu çok önemli bir kazanımdır. Verdiği hizmetlerin çeşitliliği ve kalitesi bakımından dünyada bir örneğinin olduğunu da tahmin etmiyorum.

Milletçe bugünkü yaşamımızı tamamen bu topraklar için canını veren şehitlerimiz ile kanını döken gazilerimize borçluyuz. Onlar için ne yapsak azdır. Ama bunlar sözde kalmamalıdır. Gerçekten bu mümtaz insanlar için herşey yapılmalıdır. 

Bütün çabalara rağmen şehit yakınları ile gazilerimizin çok önemli sorunları vardır. Lafa gelince onlar bizim gözbebeğimiz diyoruz. Ama icraata gelince bürokrasi altında onları inim inim inletmekten geri kalmadığımız gerçeğini de vurgulamak istiyorum. 

Şehit ve gazilerimizi temsil eden dernek yöneticileri, karnını doyurabilmek için hamallık yapan, tuvalet temizleyen gazilerimiz olduğunu üzülerek ve utanarak açıklıyorlar. Maaş göstergelerinin artmasını hükümetten talep ediyorlar. Fakat “Bunların sayıları az. Oyları da az olur” diyerek dikkate dahi alınmıyorlar. Yetkililer sahip çıkmasa dahi halkımız gazilerimize ve şehit ailelerine sahip çıkmakta ve onları daima bağırlarına basmaktadır.. 

Gazilerimizin 19 Eylül kahramanlık günlerini candan kutluyorum. Minnet ve şükran duygularımı iletiyorum