DÜNÜN DEVAMI...
4. Bunun Gezi Parkıyla İlgisi Ne?
Belki başlangıç aşamasında yani ilk iki üç günkü süreçte başta belirttiğim siyasal ve sosyoekonomik dönemle bir ilgi kurulAmayabilir gibi. Ancak, özellikle 2005′li yıllardan bu yana basılı ve görsel medyadaki taban ve sahiplik kayması, özellikle Cumhuriyet Mitinglerinde, Ergenekon ve Kontr-Ergenekon süreçlerinde 2000 li yıllara kadar kendini temsil edemeyen yeşil tonajlı kitlenin bu gün itibarıyla medyayı yöneten güçler haline gelmesiyle medya ve siyaset gücünün keyfini sürerken, dünün yazılı ve görsel medyasını yöneten kitle reytingsiz ve tabansız kalmanın refleksiyle sanal medyaya yönelmeye başladı.
Ancak, yukarıda da dile getirdiğim, gerek Ergenekon operasyonlarında, gerekse Cumhuriyet Mitinglerinde kendilerini olağan kağıt bası ve görsel medyada (yeterince) temsil edemeyen ağırlıklı olarak Sosyal Demokrat ve liberal kitle, sermaye ve personel gerektirmeyen, yer yer bireysel olarak ta yürütülebilen internet siteleri ve özellikle sosyal paylaşım siteleriyle kendilerini ifade etmeye, görüşlerini yaymaya başlamışlardır.
5. İşte (A)sosyal Medya Depreminin Fay Hattı!
Düne kadar yani 2000 li yıllara kadar dördüncü kuvvet medya olarak bilinen aslında birinci kuvvet olan medya sahipliğindeki eksen kayması, 2005′li yıllardan itibaren özellikle de 2008 li yıllardan itibaren Cumhuriyet Mitingleri ve Ergenekon süreçlerinde ilgili kesim sosyal medyada çok ciddi bir şekilde yapılanmaya örgütlenmeye varlık göstermeye başlamışlardır. İncelediğinizde göreceksiniz ki, iktidarda olan AK Partinin Facebook guruplarına göre, CHP nin ve benzeri muhalif kitlelerin gurupları çok daha aktif ve katılım oranları çok daha yüksektir. Öyle ki, daha düne kadar belki de fazlaca kimsenin dikkatini çekmeyen bu durum, Gezi Parkı eylemleri sürecinde, Sayın Başbakan’ın enformasyon ve dez-enformasyon sorunsalını ortaya koymak için “Şu sosyal medya tam bir baş belası” ifadeleriyle kendini göstermiştir.
Neden Neden?
6. Neden sosyal medya baş belasıdır. İşte fay hattının ilgili sorusu. Ya da Zurnanın Zırt Dediği Delik:
2000 öncesinin kendini ifade edemeyen kitlesi, 2000 den sonra medyayı, siyaseti ve ekonomiyi yönetmenin sarhoşluğuyla çok önemli bir olguyu atlamışlardı. O da dijital basın ve/veya sosyal medya idi.
7. Taksim Gezi Parkı’nın Medya Sponsoru, Sosyal Medyadır!
Bu sosyal medya, başta da bahsettiğimiz gibi, cumhuriyet mitinglerinde ve Ergenekon sürecinde ivmelenmeye başlamış kendini ifade edememiş olmanın masumane refleksi olan oluşum ve yapılanmalardı. Bu oluşumlar, 2010 yılı ve devam eden yıllarda sürekli ve düzenli olarak çalıştılar. Belki sokakta miting yapmak hem zaman hem maliyet hem de zahmet isteyen bir olguydu. Ama sosyal medyadaki etkinlikler hem bedava, hem zahmetsiz hem de zaman harcamadan yapılan etkinliklerdi. İşte yirmi sene öncesinin medyada kendini temsil edebilen kitleleri, 2005-2010 aralığında kendini yeterince temsil edemeyen sosyal demokrat tonajlı kitle SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNDE kendilerini özgürce lanse edebiliyorlardı.
8. Sosyal Medya’nın Astarı:
Sosyal Medyanın Gezi Parkı Sponsorluğu öyle çok ta fazla kurgulanan bir olgu değildir. Zira özellikle son beş yıldan bu yana patlama sürecine gelmiş, iktidarın politikalarına taban tabana ters kitle, içten içe zaten önemli ölçüde kendini temsil edip ifade edebiliyorlardı. Bunu şahsen bizzat ben yaşamaktayım. Zira gerek facebook gerekse twitter’da beş bin civarındaki arkadaş ve takipçi listemdeki kişilerin çoğunluğu bu kültürel örgüye sahip kişilerdi. Takipçi listemin oluşmasında düşünce veya ideolojik bir ayrım yapmadığım için bunu yakından görmekteyim.
Muhafazakar kesimin kahir ekseriyeti kendi içinde açık iken, sanalda son derece kapalıdır. Dijital veya sanal dünya ve paylaşım siteleri, kendi iç kozmozlarını tehdit edeceği kaygısıyla diğer kesime göre DİJİTALE AÇILIMDA çok daha temkinlidir. Sosyal medya’daki yapılanma faktörüne bunu da eklemek gerek.
9. Sosyal Medyanın Sigortası Atarsa:
Son güncel olay veya sorunsalda aslında içeriğini ve sahipliğini yukarıda açıkladığım A(normal) örgütlenmiş ya da açık tabirle örgütlü gibi görülüp aslında plural bir yapı sergileyen kişi, gurup ve sayfa sahipleri süreci fazlaca sahiplenmişler, öteden beri Suriye Meselesi, Ergenekon Süreci, Alkol Yasağı, Fütursuzca yapıldığı iddia edilen özelleştirme açılımları ve Sn. Erdoğan’ın Kasımpaşa’lı tavrı nedeniyle bilenmişlerdi. Gezi parkındaki üç beş ağaç kesimi endişesi ve AVM bahanesiyle yeni sermaye sahiplerine ve küresel sermaye sahiplerine baş kaldırıya dönüşüverdi.
Önce haklı olarak başlayan süreç kısa zaman içinde protestocu kitlenin kimyasının ve misyonunun değişmesiyle çıkmaza girmeye başladı. Tepkiyi dizginlemek için Sn. Başbakan karşı mitingler zincirine başladı.
Bundan sonraki süreç ve değerlendirmelerimizi ve bunun toplumsal yapıdaki (olası) siyasal tercihlere ve kaymalara yansımasını bir sonraki yazımıza bırakmak ümidi ile esen kalınız.
DÜNÜN DEVAMI...
4. Bunun Gezi Parkıyla İlgisi Ne?Belki başlangıç aşamasında yani ilk iki üç günkü süreçte başta belirttiğim siyasal ve sosyoekonomik dönemle bir ilgi kurulAmayabilir gibi. Ancak, özellikle 2005′li yıllardan bu yana basılı ve görsel medyadaki taban ve sahiplik kayması, özellikle Cumhuriyet Mitinglerinde, Ergenekon ve Kontr-Ergenekon süreçlerinde 2000 li yıllara kadar kendini temsil edemeyen yeşil tonajlı kitlenin bu gün itibarıyla medyayı yöneten güçler haline gelmesiyle medya ve siyaset gücünün keyfini sürerken, dünün yazılı ve görsel medyasını yöneten kitle reytingsiz ve tabansız kalmanın refleksiyle sanal medyaya yönelmeye başladı.
Ancak, yukarıda da dile getirdiğim, gerek Ergenekon operasyonlarında, gerekse Cumhuriyet Mitinglerinde kendilerini olağan kağıt bası ve görsel medyada (yeterince) temsil edemeyen ağırlıklı olarak Sosyal Demokrat ve liberal kitle, sermaye ve personel gerektirmeyen, yer yer bireysel olarak ta yürütülebilen internet siteleri ve özellikle sosyal paylaşım siteleriyle kendilerini ifade etmeye, görüşlerini yaymaya başlamışlardır.5. İşte (A)sosyal Medya Depreminin Fay Hattı!Düne kadar yani 2000 li yıllara kadar dördüncü kuvvet medya olarak bilinen aslında birinci kuvvet olan medya sahipliğindeki eksen kayması, 2005′li yıllardan itibaren özellikle de 2008 li yıllardan itibaren Cumhuriyet Mitingleri ve Ergenekon süreçlerinde ilgili kesim sosyal medyada çok ciddi bir şekilde yapılanmaya örgütlenmeye varlık göstermeye başlamışlardır. İncelediğinizde göreceksiniz ki, iktidarda olan AK Partinin Facebook guruplarına göre, CHP nin ve benzeri muhalif kitlelerin gurupları çok daha aktif ve katılım oranları çok daha yüksektir.
Öyle ki, daha düne kadar belki de fazlaca kimsenin dikkatini çekmeyen bu durum, Gezi Parkı eylemleri sürecinde, Sayın Başbakan’ın enformasyon ve dez-enformasyon sorunsalını ortaya koymak için “Şu sosyal medya tam bir baş belası” ifadeleriyle kendini göstermiştir.Neden Neden?6. Neden sosyal medya baş belasıdır. İşte fay hattının ilgili sorusu. Ya da Zurnanın Zırt Dediği Delik:2000 öncesinin kendini ifade edemeyen kitlesi, 2000 den sonra medyayı, siyaseti ve ekonomiyi yönetmenin sarhoşluğuyla çok önemli bir olguyu atlamışlardı. O da dijital basın ve/veya sosyal medya idi.7. Taksim Gezi Parkı’nın Medya Sponsoru, Sosyal Medyadır!Bu sosyal medya, başta da bahsettiğimiz gibi, cumhuriyet mitinglerinde ve Ergenekon sürecinde ivmelenmeye başlamış kendini ifade edememiş olmanın masumane refleksi olan oluşum ve yapılanmalardı. Bu oluşumlar, 2010 yılı ve devam eden yıllarda sürekli ve düzenli olarak çalıştılar. Belki sokakta miting yapmak hem zaman hem maliyet hem de zahmet isteyen bir olguydu.
Ama sosyal medyadaki etkinlikler hem bedava, hem zahmetsiz hem de zaman harcamadan yapılan etkinliklerdi. İşte yirmi sene öncesinin medyada kendini temsil edebilen kitleleri, 2005-2010 aralığında kendini yeterince temsil edemeyen sosyal demokrat tonajlı kitle SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNDE kendilerini özgürce lanse edebiliyorlardı.8. Sosyal Medya’nın Astarı:Sosyal Medyanın Gezi Parkı Sponsorluğu öyle çok ta fazla kurgulanan bir olgu değildir. Zira özellikle son beş yıldan bu yana patlama sürecine gelmiş, iktidarın politikalarına taban tabana ters kitle, içten içe zaten önemli ölçüde kendini temsil edip ifade edebiliyorlardı. Bunu şahsen bizzat ben yaşamaktayım. Zira gerek facebook gerekse twitter’da beş bin civarındaki arkadaş ve takipçi listemdeki kişilerin çoğunluğu bu kültürel örgüye sahip kişilerdi. Takipçi listemin oluşmasında düşünce veya ideolojik bir ayrım yapmadığım için bunu yakından görmekteyim.
Muhafazakar kesimin kahir ekseriyeti kendi içinde açık iken, sanalda son derece kapalıdır. Dijital veya sanal dünya ve paylaşım siteleri, kendi iç kozmozlarını tehdit edeceği kaygısıyla diğer kesime göre DİJİTALE AÇILIMDA çok daha temkinlidir. Sosyal medya’daki yapılanma faktörüne bunu da eklemek gerek.9. Sosyal Medyanın Sigortası Atarsa:Son güncel olay veya sorunsalda aslında içeriğini ve sahipliğini yukarıda açıkladığım A(normal) örgütlenmiş ya da açık tabirle örgütlü gibi görülüp aslında plural bir yapı sergileyen kişi, gurup ve sayfa sahipleri süreci fazlaca sahiplenmişler, öteden beri Suriye Meselesi, Ergenekon Süreci, Alkol Yasağı, Fütursuzca yapıldığı iddia edilen özelleştirme açılımları ve Sn. Erdoğan’ın Kasımpaşa’lı tavrı nedeniyle bilenmişlerdi.
Gezi parkındaki üç beş ağaç kesimi endişesi ve AVM bahanesiyle yeni sermaye sahiplerine ve küresel sermaye sahiplerine baş kaldırıya dönüşüverdi.Önce haklı olarak başlayan süreç kısa zaman içinde protestocu kitlenin kimyasının ve misyonunun değişmesiyle çıkmaza girmeye başladı. Tepkiyi dizginlemek için Sn. Başbakan karşı mitingler zincirine başladı.Bundan sonraki süreç ve değerlendirmelerimizi ve bunun toplumsal yapıdaki (olası) siyasal tercihlere ve kaymalara yansımasını bir sonraki yazımıza bırakmak ümidi ile esen kalınız.