“Şu metrisin önü bir uzun alan/Bir tek onları sevelim/Bir tek onları,gerisi yalan.”
Birisini tanıtmak için o’nu iyi tanımak gerekir.Tanımak ise ,birlikte paylaşmak demektir.Yaşamı pay edeceksiniz,ekmeğim başını kopartmak gibi kopartmadan başlayacak ve ekmeği iki elinizle tutarak pay eder gibi...
Çaresizsiniz,kimsesiz ve de darmadağın olmuş yüreğinizle birlikte elleriniz sarkmış bir çuval gibi.Bekleşir ve bekleşenlerin içerisinde sessizsiniz.Ürkek bakışlarınız kuşa çevrilmiş,saçlarınız kör makasın etkisiyle iz ve yara,çekiştirme bırakmış ve siz yine de göz fenerlerinde son şarjını yaşamaktasınız.
Nerede okuduğunuzu unutmadan o satırlar ile yaşam aramaktasınız.Gözlerin kapalı olduğu halde seslerden dünyalar yakalayan,kulakların yerini gözlerinizle değiştirensiniz.Elleriniz biçimini kaybetmiş ama sizi düşündüren beyini avuçlarınızın içine bırakmış,tekmelerinizle kafa atıyorsunuz.İşte ,o an şu sözler sizi içinde bulunduğunuz ürkeklikten çıkartmaya yetiyor.”Bir kişi bile direniyorsa,Adalet onun ayağının bastığı yerden yeniden kurulur.
Direnmek haktır..!
Yöremizde kurulmuş olan Tarım Kredi Kooperatifi belli zaman olmuş.Ürkütülmüş kuşlar yuvalarını boş bırakmış, yabani hayvanlar,mezeci uşaklar,ekmeğin ucunu kırıp meme ısırırcasına dişleyenler türemiş.Yılların azotu olan ahır gübrelerinin yerini suni gübreler almaya başlamış,kendisini Abdurahman çelebi yerine koymaya çalışan, işi ihbar, iki luğat, bir küfür ve de olmayan adamlık ile katırını işyerlerinin önüne bağlayarak ahkam kesen ukalalar türemişti.Ortalık sesiz olmasına sessizdi ,ürkeklikleri Boyalı Osman'dan gelirdi.Boyalı bazen yerlerde;Haydar olur, ökkeş olur, can olur,canım olur,köpeğinin adı olurdu ama genelde adı:Cennetten çıkma olurdu.Cennete gitmeyi herkes isterken cennetten çıkmaya kimse yaşamak istemezdi.Bizimkisi Cennetten çıkma olmasa da,bir kaç torba için Cennete varmak olurdu.Cennete varmak o zamanlar,bir otuz beşliğe,yada bir şişeye danışmak demek olurdu.Varmanın yolu öğretilmişti almanın yolu kesindi.Velakin ,karabenizli yalvarma takımını görmek gerekirdi.Görmeden geçmek adamı olmak demekti.
Bir katır sımalı,eşek damarlı,kabak kafalı ,Nasıl verilmezmiş narasıyla kapıya dayanır.Ağzındaki tüm tükürükleri sayar,aklına geldiği gibi de gürleyerek kazanındakileri boşaltır.Sayılan ve tükürükleri alan sahsiyet ayakta ve akşamdan sarkmış bıyıklarını sıvazlamadan,ellerini yüzüne götürmeden ve ağzında koymaktan geri durmadığı sığarasını masasının üzerinden almadan ,kendisine çeki düzen dahi vermeden sözlerini bırakır:”Adam Sen..!”
Onlarca insan gülmek ve ölmek arasındaki son tercihlerini yaparlar ve söven,sayan,ağzındaki tükürüklerin son lokmasını harcayan,öfkesini çıkarıyla birlikte tüketene yöneltirler,İşte o an bitmiştir ve çekip gitmiştir.
Direnmenin adı ,o gün “Adam sen..!” olmuştur.Diğer zamanlarda;İbil kızar olduğu gibi.Ya şimdi..?Düşünme sırası olduğu gibi ..