Toplantıya Anadolunun her alanından,her temsil kolundan insanlar,aklıevveller,kanat önderleri davet edilir ve toplantı "site" alanında toplantıya başlanılır.Elbette ki ilk söz sahibi ,ev sahibliğinide yapmakta olan Öz Anadolu isimli temsilci olur.Der ki;İçinde bulunduğumuz ahval ve şartlar,bizlerin bundan böyle ;siyaset yapmasına,ekonomik kararlar almamıza,kendi sorunlarımızı temsilci olarak iletmemize,kendimizi ifade etme yanımızın yok edilmesine,kendi örğütlenme,çalışma ve var olması gereken;
sağlık,eğitim,yaşam,birlik ve dirlik kısacası var olma nedenlerimiz Ankara siyasetcisinin iki dudağı arasında kalmış olmakta ve bizler bir "hiç" hükmünde görmekteyiz.Bundan böyle ya hep beraber var olmanın yolu-yöntemini bulacağız yada hep birlikte "biat "etmenin yoluna gireceğiz,yolculuğumuzu bu zamana kadar getirdik,iyi de kendimizce yol aldık ,ama bu gün önümüze iki yol çıktı:Birisi Ankara yolu diğeri kendimizi var eden Anadolu yolu.İki yolun ucunun karanlık olduğunu,çıkmazlarımızın bulunuğunu,sert,kaygan,dolanbaşlı,sarp olduğu kadar birde cesaret,yiğitlik,örğütlülük ve homojenlik gerektiğinin bilindiğini bilmemiz gerekir sanırım.Ben,temsil ettiğim insanların bana verdiği yetkiyle diyorum ki;Ankara siyaseti bizleri dışladı,yok saydı,dudak uçuklatarak,kulak zarımızı patlattı,yani;görmez,duymaz,konuşmaz hale getirdi.Öyleyse,bu hastalıklardan arınmak için her hastalığımızın tedavisi olan durumları yaratmamız gerekir ve ya içimizden seçeceğimiz bir temsilci heyetiyle durumu Ankara siyasetcilerine izahat ederek onlardan "sağlık kurulu raporu" almamız gerektiğini göreceğiz.Beyler,sayın temsilciler ,ben düşüncelerimi açıkladım ve gereğini,yapılması vacip olanları da görüş ve kararlarını vermelerini isteriz diyerek selamlayarak kürsüden iner.
Anadolu temsilcileri uzun uzun tartışırlar ve bir sonuca varırlar.Sonuç olarak açıklanılan karar söyledir:Şüra olarak verilen karar gereğince;İçinde bulunduğumuz durumu Ankara siyasetcisinin çözemiyeceği,Kendi dinamik güçlerimizin de yetersiz ve örğütsüz,dağınık yapısında bulunulduğu bilindiğinden,Dış odakların temsilcisi,gücü ve hepimizin de kabullendiği güç,merkez ve kararlarının kendisi alan Hayvanların temsilcisi olan Arslan dostumuza götürüldüğü ve Arslan dostumuz bize bu konuda yardım edeceğini bildirdi ve biz temsilci olarak görüştük der,sözü Arslan dostumuza verdik ...
Arslan ;Demek der;Ankara siyasetcisi benim gücümden,adaletimden,hak-hukuk ve vicdan kanatlerimi çiğneyerek kendisince yeni düzen oluşturmaya çalışıyor demiş ve muhteşem kükremesiyle de yeri göğü inletmiş.En kısa zamanda Ankara için yola çıkacağını duyurmuş.Arslan hazırlıklara başlamış ve tamamlandığında Anadolu insanları davul-zurna,horan,oyunlar,zılgıt,kemençe,fülüt,kaval,düdük ,tulum,kaşık,kepçe ,kürek ,kazma ve tüm ses getiren araçlar,çalgılar eşliğinde Arslan dostlarını Ankara siyasetcisi ne hakkı-hukuku göstermesi için uğurlamışlar.Arslan az gitmiş,düz gitmiş,yaz gitmiş,kış gitmiş derken Ankara ya varmış.Ankara için Arslanın Ankaraya gelmekte olduğunu duyum alan Ankara siyasetcisi Arslanı Ankara girişinde uğurlandığı gibi,Ankara da söz,çalğı,seymen ve davul-zurna,marşlar eşliğinde karşılamışlar ve hoş gelmissin ,uzun ve yorucu bir yoldan gelmissin,şuraya uzan,dinlen,seni ağırlayalım sayın Arslan kardeş demişler,Arslan kükremiş,bu adaletsizliği,
soygun ve düzensizliği oluşturan Ankara siyasetcisi için geldiği ve hesap soracağını kükremiş ,gelen heyet arslan a demişler ki,Sayın Arslan kardeş Ankara siyasetcisine seni götürürüz ama sen onun karşısında susarsın,kükremeni bırakırsın demişler,olmaz demiş arslan olamaz,Demişler ki,Sen den daha güçlü,senden daha adil ve öfkeli ,sen Anadolu da bir arslansın buraların gücü; Ankara siyasetcisidir.
Arslan kükremiş tez elden bana çağırın gelsin demiş,ama Ankara heyeti sen şurada bir ağırlan ,dinlen demişler,olmaz dediğindeyse Ankara temsilcileri arslan'a :Ankara siyasetcisi gelir sen kaçarsın,o zaman da bizi parçalar,yok eder derler.Ve ,tartışmalar sonucu arslana denilir ki,Biz Ankara siyasetcisini buraya getireceğiz,ama,o gelene kadar sen Arslan olarak kaçarsın,yok olursun,biz sana nasıl nanacağız ,bizi ikna edebilmen için seni şu ağacın gölgesinde kaçmaman,ürkmemen için yatıracağız,ağırlayacağız ve elbette ki kaçmaman içinde ağaca bağlıyacağız ,bizde bir kaç saate kalmaz geliriz ve sizde Ankara siyasetcisiyle gereğini yaparsınız demişler ve arslan ben hesap sormaya geldim,kaçmam demiş ama bu teklife zorunlu olarak tamam der ve denildiği biçimiyle ağacın gölğesine,bol miktarda yiyecekler,su bırakılır ve arslan ağaca bağlanılır.
Gölğe bir zaman sonra güneşe dönüşür,güneş akşamın soğuna,gecenin ayazına derken uzun bir zaman geçer.Ne kadar zaman geçtiğini arslan unutur ve kuşlar ,karğalar,böcekler,karıncalar ve türlüm çeşit mahlukatlar arslanın başında ,vucudunda gezinirler.Ankara siyasetcisi gelir ve arslana der ki;Ey,arslan bozuntusu,sizofrenik agız,ayyaş,sünepe,züppe,anarşist,eşkiya,kendisini bilmez,çapulcu,anasını sinkaf ettiğim,al git dediğim,senin borun benim olmadığım yerlerde yani "in "de öter,inine de gireceğim ,girdim işte,bundan böyle benim adımı duyduğunda selavat getireceksin,seni doğduğuna pişman edeceğim diyerek ,tekme -tokat girişir.Günlerce,aç ,susuz,perişan ve kendisinden geçmiş,bitkin olan Arslanı bir güzel pataklamış.Ve ,son emir olarak ;Git geldiğin yere,seni kim gönderdiyse diyerek son talimatını vermiş.,Ankara siyasetcisi gittikten sonra bağlanıldığı yerden çözülmüş.Arslan bitkin ve çaresizlik içerisinde ,bir deri iki kemik kalmış biçimiyle geldiği gibi Anadolunun yolunu tutmuş.
Arslanın gelmekte olduğu haberi duyulmuş ve tüm Anadolu insanları yolda arslanın gelişini ve Ankara siyasetcisine vermiş olduğu dersten dolayı karşılamak için bekleşirler.
Arslan yolda görülmüş,
zılgıt,davul-zurnalar ve halk oyunları türküleri yeniden çalmaya başlanılmış,Arslanın aksayan ve ağır hareketler ile gelişini hep birlikte iyiliğe yormuşlar,kükremesini beklemeyi unutmuşlar,adım atışında asalet var,ağızını kıpırtayışında Ankara siyasetcisinin kanını hazmettiğine yormuşlar,Kulaklarının düşüklüğünü kükreyişinden kaynaklanan ve Ankara siyasetcisine verdiği dersten dolayı kadir şinaslığına bırakmışlar ve arslanın bu haline teşekkür edecek iken;Arslanın ağzından çıkacak kelimelere odaklanmışlar.Arslan yorgun,bezğin,kendinden geçmiş haliyle demiş ki;varın gidin ağalar,beni bu hale getiren Ankara siyasetcisi sizlere az bile yapmış,onun ile boy ölçülebilmek için melakeliği bırakıp şeytan ile işbirliği yapmak lazım demiş ve olduğu yere düşerek .Ölmüş...
(Bu masaldır ama hisse çıkartmak size kalmış.)...