Sokak puslu, lapa lapa kar yağıyor. Bir karanlığa çökmüş seni düşünüyorum bebek. Vücudum yanıyor adeta, oysa hava soğuk. Seni düşlüyorum bebek. O küçücük ellerini, gırtlağın yırtılırcasına ağlamanı, mama mama diyerek anneannene sarılmanı düşünüyorum.
Gün senin günün bebek.
Ağla özgürce, bağır bağırabildiğin kadar.
Düş, düştüğün yerde kendi çabalarınla doğrul ve yine yürü bebek. Gün senin günün, gün doğmamış bebeklerin günü, gün sabahı göremeden, yangının altında kalan 90 günlük Ayça bebeklerin günü. Ayaklarında pabuç olmadan, çamurlara basan bebeklerin günü.
Ülkem karanlık bebek. Bu karanlıkta sizler güneşsiniz. Aydınlık yarınların teminatısınız bebek.
Aklıselim düşünenler korku içinde, yazın sıcağında donuyorlar bebek. Alınlarındaki kader yazgısını bir kenara bırakıp ülke savaşında mağlup olan dedelerin torunlarısınız siz bebek.
Gül, gülmek size yakışıyor bebek.
Ağla, özgürce ağla bebek.
Ülkem insanları aydınlık sabahlarda dahi zindan içinde yaşıyor. Bir şafak vakti elleri kelepçeli gidersem bebek, o masum bakışlarını dedene çevirme. Gül, ağla, her ikisi de sana yakışıyor bebek.
Sen yaşamalısın, seni yaşatmalı bu insanoğlu. Çünkü sen yarının büyüğü olacaksın bebek.
O yeşil gözlerinle, o küçük ayaklarınla, dik duran yüreğinle haykırarak koş bebek. Çünkü yarın genç olacaksın, haksızlıkların karşısında durursan başına neler gelir bilinmez bebek.
Sen bebek ol, bebek kal, emeklemen, yürümen, gülüşün özgürce kalsın bebek. Toprağın denize ihtiyacı var. Denizin parlayan yıldızlara ihtiyacı var bebek. Sende yarın parlayacaksın, ışık saçacaksın, fikirlerinle yol alacaksın bebek. Bugün bağır bağırdıkça, ağla ağladıkça, dedenin yaz sıcağında üşümesine, kışın soğuğunda yanmasına, puslu bir günde diz çökmüş haline kanma bebek.
NOT: Deniz Toprak Yıldız’ ın nezdinde tüm bebeklere…