Bu yıl, 23 Nisan’ı kutlamamak için bahane bulunabilir ama meclis’i göz ardı etmeye kalkışacak olanlara bir haberim var: Her karanlığın bir sabahı var. Devrimci adım; 1920’ler Dünyasında imparatorluklar çöker, kapitalizm, emperyalizm’in aşamasına sıçrarken ulus devlet kurmak devrimci bir adımdı. Yarın 23 Nisan’ı kutlayacağız. 23 Nisan 1920 Egemenliğin bir kişiden alınıp millete verildiği gündür. Bugün bilindiği gibi 23 Nisan 1920’yi kutlayacağız. Yukarıda da yazığım gibi devrimci bir adım: 23 Nisan 1920, at arabası, yaylı, kahnı, yük treni, beygir eyeri, katır semeri… Kim ne bulduysa binip Ankara’nın yolunu tutmuştu. Yoksul bir Anadolu kasabasının ışıksız, eğri büyrü, nisan yağmurlarından balçığa kesmiş sokaklarında gözlerinin derinliklerinde ‘’ kararlılık’’ ve bilinmeyen bir gelecekten belirli belirsiz ‘’ Ülkü ‘’ okunan adamlar yürüyordu. TBMM’Nİ oluşturacak ‘’ mebuslar ‘’ dı. (milletvekilleriydi), göze alanlardı. Olmazı olur kılacak cesur adamlardı. Her biri kendi ‘’ ulus – devlet ‘’ ‘ini kurmak üzere imparatorluktan kopan halkları durdurmak, çağını doldurmuş imparatorluğun ‘’ birlik ve beraberliğini ‘’ korumak üzere tarihin akışına karşı mücadele ettiklerini bilmeden, bilince çıkaramadan Balkan dağlarından, fizan çöllerine kadar ölümüne savaşmış, yenilmiş ve gözlerine yenilginin utancı ve öfkesi çökmüş subaylar… Alayları bölük, kolorduları tabur mertebesinde ufalmış, yılgın ve yorgun ve aç askerleri ile çaresiz paşalar… İşgal edilmiş topraklarından, Yunan, İtalyan, İngiliz, Fransız birliklerinin arasından gizlice geçip Ankara’ya ulaşan tacirler, toprak sahipleri, kaymakamlar, hocalar, öğretmenler, müftüler, 1. Dünya Savaşı’nın yıkımı ve 1917 Devrimi’nin çalkantısı arasında oradan oraya savrulmuş aydınlar… 23 Nisan akşamı Ankara’da buluştular. Azınlıktılar, azınlık olduklarını biliyorlardı. O ‘’ Azınlık ‘’ a İstanbul’da, tuzu hep kuru birileri ‘’ HAİN, maceraperest, çılgın, asi, haydut’’ dedi. Azınlıktılar. Çoğu bugünün ölçüleri ile çoğu da 2019’un ölçüleri ile hiç de demokratik sayılmayacak kadar ancak 1920 Dünya’sında önem taşıyan, kusur sayılmayan yollarla, yöntemlerle seçilmişlerdi. Kimileri kendi kendilerini ‘’ milletin vekili ‘’ tahin edip, ‘’ ateşten gömlekler ‘’ giyip Ankara yollarında düşmüşlerdi. Sorunun nereye varacağını kimsenin, önder MUSTAFA KEMAL’in bile bilmediği bir serüven başlıyordu. : TBMM toplanacaktı. Alnına HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR. Yazacak olan TBMM 1920 LER Dünya’sında İmparatorluklar çöker kapitalizm, emperyalizm aşamasına sıçrarken bir ulus – devlet kurmak, ulusal bağımsızlık ilan etmek devrimci bir adımdı ve adım attıklarını bilmeden devrimci bir adım atıyorlardı. Peki sonra? Sonrası bilinmiyordu ama kestirilebiliyordu. Hain ilan edeceklerdi. İstanbul Hükümeti’ne Baş kaldırmış asiler olarak gıyaplarında idama mahkum edeceklerdi. 600 Yıllık bir imparatorluğun sonunda kuruluş günlerinde ki gibi Anadolu’yla sınırlı kalmış topraklar üzerinde ilk kez ( padişah efendimizin, Halife Hazretlerinin ‘’ iradesi ve buyruğu dışında bir siyasal irade oluşturuluyordu. : TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ… Peki, sonra? Sonrası savaş demekti. Yenilmiş, dağıtılmış, delme, çatma silahlarıyla acınacak ölçüde güçsüz düşmüş bir ordu kalıntısıyla sürdürülecek bir savaş. Bir İmparatorluğu 600 yıl boyunca taşıyan Anadolu halkına, kendi ulus – devletini kurma hakkını tanımayan ‘’ yeni düvel ‘’ e karşı verilecek bir savaş. Ankara’ da, Osmanlı İmparatorluğu toprakları üstünde ‘’ son ulus – devlet’’ i kuracak adamlar toplandı. Trakya mebusları, Ege mebusları, Kürdistan, Lazistan, dersim mebusları Ankara’da buluştular, omuz omuza verdiler, el ele tutuştular. Göze alanlardı TÜRKİYE MİLLET MECLİSİ KURULDU… 23 NİSAN 1920’ydi. ‘’ 23 NİSAN’ INIZ KUTLU, 24 NİSAN’INIZ HAYIRLARA VESİLE OLSUN.
ULU ÖNDER ATATÜRK 96 YIL ÖNCE BUGÜN TBMM’Nİ AÇTI. Türk halkının egemenliğini ilan etti. ATA, bu devrimle çocukları da unutmadı.