Açık mektup yazmak istiyorum. Öfkem böyle istiyor. Çok az kişinin okuyacağını bile bile yazmalıyım.
Ama şunu da biliyorum: Evrende hiçbir şey kaybolmuyor. Benim kararımla anlamlanan bu harfler de, bana şahitlik edecek.
Kime yazsam? :
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mı?
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na mı?
İçişleri Bakanı Selami Altınok’a mı?
Aslında Burhan Kuzu’ya yazmak en az riskli olanı.
Hele bu zat, 11 Ekim 2015 günü saat 18:20’de: “7 Haziran seçim sonuçlarına bakarak Millet Kaosu seçti demişim. Bu tesbit zaman içinde beni doğruladı. Bunun neresi Milli iradeye saygısızlık?” tivitini yazıp, 300.000 takipçisine yollamışken. Kaldı ki, paylaşanlarla birlikte o metin, birkaç milyon kişi tarafından okundu.
Okudunuz.
Hep birlikte sorumuzu soralım:
Seçim sonuçlarının ülkede; belirsizliklere, ekonomik sıkıntılara, yönetimsel boşluklara sebep olabileceği muhakkaktır. İhtimaldir yani.
Ama, kaos’a neden olmuş kaç seçim sonucu biliyoruz?
Kaç seçim sonucu biliyorsunuz bay Kuzu?
Gazetecilerin evine varamadıkları, halay çeken gençlerin parça parça edildiği, bu parçalama işini yine başka bir gence bedenini bomba yaptırarak patlatıldığı, kaç seçim sonrası biliyorsunuz?
Halay çekerken Suruç ve Ankara’da katledilenler, belki oy bile vermediler. Yani akp’ye değil, hiçbir partiye oy vermediler. Belki de boykot kararına uydular.
Gelip-sızıp bombayı patlatan kişi, seçim sonuçlarını beğenmeyenlerden mi? Öldüre öldüre akp‘yi tek başına iktidar yaptırmayanlardan hesap mı soruyor, bu intihar bombacıları?
Seçmenimiz; bombalananları, bedenleri parça parça edilenleri, tutuklananları, susturulanları gördükçe, canını patlamalardan veya tutuklamalardan kurtardıkça veya kurtarmak istedikçe akp’lileşecek mi?
Sırıtmaktansa, bir izah eden çıksa!
Bay Kuzu, bilim insanısın. Olabildiğince basit sordum. Gerçi anlamışsındır. Cevabın?!
Şimdi yeni bir soru soracağım. Hani 7 Haziran seçim sonuçlarını gördüğünde, aynı gece 12’yi 3 dakika geçe: “Bu ülkeyi bu muhalefete teslim etmek uçuruma atmak demektir dedim. Millet Ülkeyi uçuruma atmayı tercih etti. Hayırlı olsun.” (Uçurum kelimesinin yunan mitolojisindeki bir karşılığı da kaos’tur.)
Millet ülkesini uçuruma atar mı/atabilir mi? İşgal var da, direnmedik mi? Yobazlar ayaklandı da, ezmedik mi? Cevap verir misin? Millet, ülkesinin haini mi? Ne diyorsun? Bir soru dedim ama, öfkem soruları peş peşe getiriyor.
Aslında; dediğinizi, kast ettiğinizi, işaret ettiğinizi; vurula vurula, parçalana parçalana, hapse atıla atıla, gözaltına alına alına bize söylenileni biliyoruz. Yapılmaya çalışılanı da…
Aksi halde kim; peş peşe, dalga dalga gelen saldırıların, katliamların, cinayetlerin, provokasyonların, suikastların hemen öncesinde ve hemen sonrasında:
Seçim der, ah hazin Haziran der, ey Kasım der, ey Selahattin der?
Kim der?