Şu güzel Karadeniz’in Doğusundan Batısına deniz kenarlarının uygun yerlerine çadırlar kurulurdu. Akdeniz ve Ege denizinin sıcağından kaçanlar ile maddi durumları lüx otellerde tatil yapmaya elverişli olmayanlar için çadırlar önem taşırdı. Çeşitli yörelerden insanlar gelir, kaynaşırlardı. Adeta bir kültür etkileşimi olurdu.
Ancak gelin görün ki son yıllarda çadırların kurulduğu uygun yerleri birileri birilerine peşkeş çekip ya kiralıyorlar ya da devrediyorlardı.
Farkında mısınız Karadeniz de çadır turizmi yok olmaya yüz tutmaya başladı.
Dev çam ağaçlarının gölgesine ve ya kum tanelerinin üzerine karavanlar gelirdi.
Tatilciler kamp alanlarında yeni dostluklar kurarken yaşadıkları yörelere özgü yemek ve eğlence çeşitlerini tadarlardı. İnsanlar sabahın ilk ışıklarında denize girer, sıcak kum üzerinde plaj voleybolu oynarlardı.
Dedik ya birileri bu güzelliğe gölge düşürdü ve düşürmeye devam etmektedirler.
Sahillerimiz korunaksız ve sahipsiz durumdadır.
Korunaksız diyorum çünkü tinerciler, uyuşturucu müptelası olanlar ve alkol bağımlıları gelişi güzel sahil kenarlarında alkol almakta ve olumsuz tavırlar sergilemektedirler.
Ekonomik sıkıntı çeken vatandaşlarımız çadır turizmini de bu olumsuz etkenlerden dolayı unutmuş bulunmaktadırlar.
Artık bu ucuz maliyetli tatil yerleri de işgal altında olmasından dolayı etkinliğini kaybetmiştir.
İlimizde Gülyalı da da böyledir, Ünye de de böyledir, Fatsa da da böyledir.
Yerel yönetimler bu olaya el atmalı, kıyı kanununa göre yasal işlemlerine başlamalıdırlar. Bu yörelerden ticari beklenti ummak yerli turizm hareketine de darbe indirmektedir. Emniyet güçlerimiz de başı boş ve uygunsuz olarak alınan alkol tüketimini engellemeli, günübirlik dahi olsa deniz ve kamplara giden insanlarımız rahat etmelidirler. Ben göremiyorum, sizler görebiliyor musunuz bilmiyorum.
Çadır kentler nihayete erdiği gibi buralarda düzenlenen eğlenceler ve turnuvalarda yanlış uygulamalardan dolayı son bulmuştur.
GÜNÜN SÖZÜ: ÇADIR TURİZMİ KÜLTÜR ZENGİNLİĞİNİ ARTTIRIR…