Geçen hafta sonunda Altınordu belediye başkanlığı belediye encümen üyeleri tespiti için tüm CHP liler olarak sandığa gittik. Ondan önce CHP il başkanı ile yapmış olduğum görüşmede üç-dört kontenjan adayının olabileceği söylenmişti. Bizde bunun gururuyla oyumuzu kullandık. Ancak, dün CHP teşkilatına gittiğimde belediye encümen adayları için fermuar sisteminin olduğunu, bu nedenle 10-12 kontenjan adayının belediye encümen aday sıralamasına gireceğini öğrendim. Hem şaşırdım hem de CHP üyelerinin aptal yerine konulmasına üzüldüm.
Seyit Torun’ un kendi çalışma arkadaşı olarak 2-3 kontenjan adayı seçmesi normaldir. Hatta Altınordu belediye başkan adayı Şenel Öztürk’ ün de 2-3 kontenjan göstermesini olumlu karşılayabiliriz. Ama fermuar sistemi diyerek bir seçilmiş bir de damdan düşer gibi bir adayın belediye encümen adayı gösterilmesini esef ve üzüntüyle karşılıyorum.
Bu kontenjan adayların kimler olabileceğini yakinen bilmekteyim. Neden sandıktan kaçtıklarını da biliyorum. Üyeleri parti içi demokrasi diyerek kandırmanın sebebini bilemiyorum.
Daha önceki yazıtlarımda parti içi demokrasinin işletilmesi için sürekli dem vurdum. Önemli sayıda ki üyelerimiz partiye hakkaniyetle hizmet etmelerine rağmen 3-5 gurubun varlığı sebebiyle belediye başkanlığına adaylığını koymadıkları gibi belediye encümen adaylığına da talip olmamışlardır. Bu partimiz için handikap doğurmaktadır.
Parti içerisinde bunun hesabını sorduğumuzda Ak partide de MHP de de böyle sistem var, denilmesi daha da üzüntü vericidir.
Sevgili okurlar, ne yazık ki CHP de yani partimizde guruplar var. Bu guruplara girmek için taklayı ve parenteyi iyi atmak gerekir. Partimiz bu gurupların elinde Karadeniz’in çırpınan dalgaları gibi savrulmaktadır. İsimlerini öğrenmek isteyenler bana rahatlıkla telefon edebilirler.
Farkında mısınız bilmiyorum, onlarca yıldır 8-10 tane adam partiyi peşine takmış hiçbir verim vermeden, sadece kendi geleceklerini düşünmelerinden dolayı çalışma yapmaktadırlar. Bu guruplardan kurtulmalıyız. CHP li her üye özgür birey olması önemlidir. Partimizin geleceğini kurtarır. Doğal olarak seçimlerde bu il olur, ilçe olur, milletvekilliği adaylığı olur, isteyen arkadaşımız çalışacaktır. Ama yok Ali’ nin 150 kişilik grubu var, Mehmet’ in 300 kişilik gurubu var, Kemal’ in 600 kişilik gurubu var, işte bu partimizi menfaat ve çıkar olarak yozlaştırır.
Önemli bir husus daha var, CHP liler, eski SHP liler, eski DSP liler aynı tavanın balığıdır. Bunların birbirinden ayrışması mümkün değildir. Ama sen eski yol arkadaşını yılların CHP sine ceberrut bir şekilde dikte edersen kaybeden parti olur. İstanbul da sayın Mustafa Sarıgül, değiştirdiği partide ki üyesi Fatsalı Murat Haznedaroğlu’ nu İstanbul Beşiktaş’a belediye başkan adayı yapması tepkilere yol açar, açmıştır da.
Bugün CHP de 3-5 cüce insanın almış olduğu kararlar doğrultusunda İzmir de , Trakya da, İç Anadolu da istifalar ve sorunlar varsa bunun sebebi parti içi kayırmadır. Senin benim adamımcılık oynamaktır. İşte o nedenle her birey özgür olmalı, özgür düşünmelidir. Hiçbir kişinin kuyruğu olarak peşinde gitmemelidir. Ben şahsen gitmedim, gitmeyeceğim. Parti içerisinde agresif muhalefetim devam edecektir.
Sevgili dostlar, Salih Memecan’ ı hepiniz tanırsınız. Hemşerimiz önde gelen karikatüristlerimizden biridir. 1970 li yıllarda küçük bir kitabındaki alıntıyı sizlerle paylaşmak isterim;
Olay bir köyde geçmektedir. Hepimizin tanıdığı cin ali şeklindeki insan gurupları köyde yaşamaktadır. Ancak günlerden bir gün yuvarlak kafalı değil de dikdörtgen kafalı bir çocuk doğar. Köy ahali toplanır. Bunu öldürelim der, bunu asalım der. Birileri kafasını şekle sokalım der ve demirden bir yuvarlak tekerlek yaparlar. Çocuğun dikdörtgen kafasını o tekerleğin içerisine sokarlar. Sağından ve solundan mengene ile sıkıştırırlar. Lakin çocuk dayanamaz ölür. Çocuğu köyde defnederler. Yıllar sonra çocuğun mezarı başına gittiklerinde mezarlığın üzerindeki bütün çiçekler dikdörtgen şekilde açmıştır. Yani diyor ki, ne yaparsanız yapın, siz bu kafayı değiştiremezsiniz.
Selam saygı ve hörmetlerimle…
GÜNÜN SÖZÜ:
BİRİLERİNİN GÜDÜMÜNDE YAŞAMAK ÖZGÜR BİREYLERİN DEĞİL ZAYIFLARIN İŞİDİR…