Bir esnaf arkadaşımız bugüne kadar AKP’ye hiç oy vermediğini, işletmesine iktidar baskısı nedeniyle bürokrasinin ve AKP’lilerin hiç gelmediğini…

İYİ Partiden seçimlerden sonra istifa ettiğini söyleyen esnaf 14/28 Mayıs seçimleri öncesi Meral Akşener’in seçimlerin önemine vurgu yaparak ‘’seçimleri kaybederse siyaseti bırakacağını, evde torun büyüteceğini’’ söylemesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi iddialı şekilde siyasete devam ediyor olmasına anlam veremediğini ‘’artık geleceğe dair umutlarımı kaybettim, ben niye iktidarı karşıma alıp da güçlükler yaşayayım, ülkenin geleceği, benim sıkıntılarım siyasetçilerin umurunda değil ki’’ serzenişi…

Tam da seçmenin duygusal kopuşunu ve hayal kırıklıklarını anlatıyor. Bu umutsuzluk sadece İYİP’de değil muhalefet seçmeninin tümüne hakim olmuş durumda. Çünkü siyaset seçimler öncesi öyle bir tablo ortaya koydu ki bu seçimler kazanılmadığı taktirde ülkeyi karanlık bir tablonun beklediğine hatta son seçim olduğuna inandırdı.

Ama kaybettikten sonra da hiçbir şey olmamış gibi ‘ne yapalım hayat devam ediyor’ anlayışıyla siyasetlerine devam etmeleri seçmeni karamsarlığa sevk etti!

Seçimler öncesi iktidara karşı seçim kazanmanın tek yolunun ittifaktan geçtiğini söyleyen muhalefet, ittifakı ne kadar çok kutsadıysa seçimlerden sonra ise ittifak bileşenleri her gün birbirine yönelik söylemlerle ittifak köprülerini dinamitliyor.

Denilebilir ki canım yerel seçimler farklı. İktidar bloku kendi bütünlüğünü korurken dağılan ve her partinin her seçim bölgesinde kendi adayını çıkardığında, iktidar karşısında seçimler nasıl kazanılacak? Seçim kazanılmasa da olur önemli olan bizim partimizin alacağı oy veya birkaç belediye mi deniliyor! O zaman sormak gerekmez mi; önemli olan partilerin kendi çıkarları ise seçimler öncesi ittifak niye kutsandı, böylesi bir karanlık tablo niye oluşturuldu!

Günlerdi İYİP sözcüleri ve Meral Akşener’in sözleri kamuoyunu meşgul ediyor ve ittifakın iki büyük partisi CHP ve İYİ Parti arasında ayrılık derinleşiyor. Önce Afyonkarahisar’daki ‘Büyük buluşmada CHP Genel Başkanı Millet İttifakı ve Kemal Kılıçdaroğlu’na sert sözlerle yüklenerek ‘’sadece iktidar mensuplarıyla değil; biz, adeta bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da, mücadele ettik. Meselemiz, Türkiye olduğu için nefislerimiz kör odalara hapsettik. Ama ne yazık ki, nefsinin esiri olanlarla uğraştık. Biz, ‘önce millet, önce memleket’ dedik. Ama ne yazık ki, ‘önce şahsım, önce ben’ diyenlerle uğraştık’’ ifadeleriyle adeta Kılıçdaroğlu’nu bombaladı!

Kılıçdaroğlu’nu ‘’nefsinin esiri olmakla, önceliğinin millet ve memleket olmadığını, önce şahsım, önce ben’’ dediğini iddia etti.

Meral Akşener onunla da yetinmedi, Fatih Altaylı’ya verdiği mülakatta ‘’İttifak sistemi içinde yer almamaya kararlıyız’’ ifadeleriyle. Akşener, yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde aday çıkaracaklarını dile getirdikten sonra ittifakların ülkeyi kutuplaştırdığı yorumun yaparak ‘’Biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık. Bitti’’ dedi.

İttifaklar ülkeyi kutuplaştırıyormuş… bitmiş…

Eh şimdi seçmen umutsuzluğa kapılmasın, geleceğe dair umutlarını kaybetmesin, duygusal kopuş yaşamasında ne yapsın! Siyasetin seçmeni önemsemeyen, kendini önceleyen bu tavrı karşısında hayal kırıklıkları yaşamasında ne yapsın!

Bu siyaset aklı değil miydi ülkenin tek çıkışının ittifaklardan geçtiğini söyleyen, bu siyaset aklı değil miydi ülke bu iktidardan biran önce kurtulmazsa ülkede ucube olarak tanımlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tahkim olacağı ve bir daha değişmeyeceğini söyleyen!

E ne oldu şimdi, gücünü bir kez daha tahkim eden Cumhur İttifakının İstanbul ve Ankara dahil alınan 11 büyükşehir belediyesinin kaybedilmesi tekrar iktidara geçmesi mi isteniyor! Geçerse geçsin,  biz alacağımız oylara ve belediyelere bakarız önceliğimiz partimizin çıkarları mı deniyor.

Elbette her parti kendi çıkarını önceleyecektir ama esas olan bunca süredir iktidar politikaları karşısında ezilen, yoksullaşan, yaşam şartları her geçen gün ağırlaşan geniş halk kitleleri değil midir?

İşte tam da muhalefetin bu ikircikli, güven vermeyen politikaları yüzünden bunca ağır soruna, iktidarın kötü yönetimine rağmen seçmen muhalefeti seçenek olarak görmüyor; umutsuzluğa kapılıyor olabilir!