Yok canım, nasıl olur Cumhuriyet Halk Partisi’nin en büyük rakibi 22 yıldır iktidar olan AKP denilebilir ama öyle olmadığı yerel seçimler ve son günlerdeki gelişmelere bakıldığında çok daha iyi anlaşılacaktır.

22 yıllık AKP iktidarı devletin tüm kurumlarını dönüştürdüğü gibi tamamen kendi siyasal anlayışına göre devleti şekillendirdi. AKP artık kendisini ‘devlet’ gibi görmeye çalışmasının ötesinde devletin kurumlarında görev üstlenenler de kendilerini devletin memuru gibi değil, iktidarın memuru görmekte veya iktidar baskısı karşısında öyle gözükmek zorunda kalmaktadır.

AKP-Cumhur ittifakı her seçimde farklı partnerliklerle bütünlüğünü muhafaza ederken iktidarını sürdürebilmek adına her türlü işbirliğine-ittifaka razı konumundadır.

İktidar 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi 2024 yerel seçimlerinde de başta İstanbul olmak üzere belediyeleri alabilmek için sadece siyasal olarak değil devletin tüm güç ve imkanlarını seferber ederek yerel seçimlerde başarılı olmak istedi ama olmadı. Artan ekonomik sorunlarla birlikte AKP’ye karşı oluşan seçmen bloku daha da genişledi.

CHP 47 YIL SONRA BİRİNCİ…

Tarihi Mayıs seçimlerinin ardından 8 ay sonra yapılan yerel seçimlerde CHP 47 yıl sonra yüzde 38 oyla birinci parti olduğu gibi 22 yıl sonra ilk kez AKP’yi ikinciliğe düşürdü. 11 olan büyükşehir belediye sayısını 14 yaparken toplam 412 belediyeyi kazanarak, nüfusun yüzde 60, ekonominin yüzde 85’ini yönetmeye başladı.

CHP yönetimi bunun tüketim kredisi değil, üretim kredisi olduğunu iddia ederek, halkın açtığı krediyi doğru değerlendirip ilk seçimde iktidar olma hedefini ilan etti. AKP yerel seçimler sonrası ağır bir demoralizasyon içine girdi. Seçimlerden sonra yapılan kamuoyu araştırmalarının tamamında 3 ila 5 puan AKP’nin önünde çıktı. Yerel seçim başarısını genel seçim başarısına dönüştürme çabası içine girdi…

Peki 47 yıl sonra birinci olan CHP ne yaptı, ne yapıyor?

CHP yeni yönetimi siyasal ve taktiksel eksiklikler ve hatalar yapsa da, eylem ve söylem değişiklikleriyle birlikte toplumun yakıcı çok temel sorunlarıyla ilgili tematik mitingler yapması, sorun yaşayan kitlelerde umuda yol açarken…

CHP bütünlük içinde topyekün 47 yıl sonra gelen yerel yönetim başarısını daha yukarıya, ilk genel seçimlerde iktidara nasıl taşırız, toplumun talep ve beklentileri nedir, ne-nasıl yapılır; hangi politikalar üretilirse bugüne kadar CHP’den uzak kalan seçmenin desteği kazanılır arayışı yerine…

İktidar cephesinden daha çok, kendi içinden yükselen itirazlar, CHP’de uzun süre sorumluluk üstlenmiş, değişim sürecinde yönetim dışı kalmış değişimi kabullenememiş siyasi kadroların tekrar yönetimde olma iddiasıyla başlattıkları muhalefet hareketleri iktidarın elini rahatlattığı gibi, halkta CHP’ye karşı güvenin kırılmasına; birbiriyle anlaşamayanlar ülkeyi nasıl yönetecek, benim sorunlarımı nasıl çözecek duygusuna yol açması kaçınılmazdır.

CHP’de uzun süre sorumluluk üstlenmiş kadrolara yakın isimlerin sosyal medya ve konvansiyonel medyada başlattıkları yönetim karşıtı eylemlerin CHP’yi yıpratmadığı düşünülmez.

Elbette hata yapan yönetime yol gösterici uyarılar yapılabilir ama bu yıpratma kampanyasına dönüşürse ilk kez CHP’ye oy vermeyi düşünen seçmenin uzaklaşmasına yol açar.

CHP’de çok uzun yıllar görev sorumluluk üstlenmiş genel başkan ve yakın çevresinin sanki dönemlerinde kusursuzluk varmış, hiç hata yapılmamış ve sürekli seçim kazanılıyormuş gibi genel başkan ve parti yönetiminin kararlarını karşı parti mensubu gibi sorgulamak, her görüşe karşı görüş açıklamak partiye yarar değil en büyük zararı vermektedir.

CHP yerel seçimlerden sonra yakaladığı moral üstünlüğünü, erken başlayan cumhurbaşkanı adaylığı ve iç çatışmalar nedeniyle kaybedebilir, bu oy düşüşüne yol açabilir.

Görünen o ki CHP’de iç bütünlüğün kaybolduğu… İmamoğlu ‘siyasi yasak’ davasında yalnızlığa terk edilirken… Mansur Yavaş’ın ‘partim aday gösterirse adayım’ çıkışı… Kılıçdaroğlu ekibinin Özgür Özel’e karşı başlattığı yıpratıcı-yıkıcı muhalefet hareketi…

Erdoğan-AKP iktidarının umutlarını artırırken, iktidar umudu taşıyan muhalif kitleleri umutsuzluğa sevk edebilir.