1.Artık, hükümetlerin; iktidar olmakla-muktedir olma arasındaki makası kapanmıştır.
Makasın kesen ağızı; doğu'dur-batıdır, ergonekondur, derindir-sığdır; ayrı yazı konusu.
Yasama da, yürütme de, yargılama da tektipleşmiş, birleşmiş ve O kişi; ne istiyorsa, ne isteyebilecekse öyle de uygulanmaktadır.
Aksine tüm tutum, davranış ve beyan; behamahâl cezalandırılmaktadır. Daha da önemlisi bu cezayı hak edene, fırsat ve konu verilmekte; "hadi bakalım kulluğunu ispatla!" denilmektedir.
Binlerce kişinin cadı ilân edilmesi, mesleklerinden ihrâçları, zorla emekli edilmeleri, tekrar tekrar gözaltına alınmaları, tutuklanmaları ve yargılanmalarının geciktirilmesinin amaçlarından biri de: Geride kalanların akıllarını başlarına devşirmeleri, canlarıyla birlikte, cüzdanlarını kurtarmalarındaki kararlılıklarını arttırmaktır.
2.Savcı arkadaşınız rehin ve siz akşam servisine binip gidiyorsunuz. Lojmanınıza girip, kapınızı kapatıp, televizyonu açmıyorsunuz. Telefon zaten uçak modunda. Az sonra rehin (aslında kurban) Savcı'nın bedenine saplanacak onlarca kurşunu öğrenmek istemiyorsunuz.
Polis Kolejinde/Akademisinde birlikte okuduğunuz, kader birliği yaptığınız, meslektaşınız, en verimli çağlarında: Zorla emekli. Sizin eliniz telefon rehberine gidiyor ve onun numarasını engelliyorsunuz. Facebook'taki arkadaş listenizden çıkartalı aylar olmuş zaten.
3.Yıllarca bir şehre il emniyet müdürü olarak hizmet veriyorsunuz, şehir sizin herşeyiniz oluyor. Özel herşeyinizi ihmal ediyorsunuz ve "Şehrim" diyorsunuz. Binlerce kişide telefon numaranız var. İstediklerinde arıyorlar- konuşuyorlar.
Görevden alındığınızda 'geçmiş olsun, hayırlısı olsun, üzüldük' bile demeye yanaşamıyorlar. Bir vesile telefonla arayıp, hâl-hatır dahi soramıyorlar. Bırak bayramlaşmayı, helâlleşmeye bile korkuyorlar.
Görevdeyken sizi nereye koyacağını bilemeyen binler; görevden alınınca dönüp gidiyorlar. Ve inşâallah aramaz-sormaz diye dua ediyorlar..
3.1 Tek kişilik ordu kapasitesinde yarı deli bir berber; toroslardan-antepin türkmenlerine kadar şânı yürüyen çepni alevî dedesi; naif edebiyat öğretmeni; tam meczup bir orman mühendisi; çorap örüp-satıp yetim okutan dev cüsseli orman köylüsü arıyor/arayabiliyor sadece. Ve şehri kurtarıyor bu muhabbet. Ve siz; diz çöktüğünüzde, alnınızı toprağa verdiğinizde -tıpkı o şehirde görevliyken de yaptığınız gibi- şehre, şehrin insanına dua ediyorsunuz.
4. Yatağınızda uyurken, ambulans kullanırken, tuzaklı bomba hazırlarken, o bombayı kurcalarken, o patlayıcı imhâ etmeye çalışırken, kundaktayken, annenin karnındayken, oyun niyetine zırhlı araca taş atarken, eşinle alış-veriş yaparken tam da kafandan veya evinin ortasında tam da göğsünden, yaralı torununu kucaklamış götürürken, sağında-solunda-karnında çocukların varken tam da evinin kapısı önünde merdivenlerin başındayken darmaduman olursun. Ölürsün yani!
Darmaduman olduk! Çok kanlı ve darmaduman!