“Herkes nasıl da her şeyi biliyor. Bir tek ben yeni doğmuş bebek gibi her şeyden bihabermişim.” Lao Tzu

Yıllar önce Lao Tzu ne güzel belirtmiş. Maalesef sağlıkta birileri çok şeyler biliyor ama hekimler ne hikmetse bebek gibi her şeyden bihaberler(!)…

Türkiye’de bu iktidarın yönetimiyle tanışılan ve bugün devam eden yap-işlet-devret modellemesinde; otoyollar, limanlar, köprülerin yanı sıra “Şehir Hastaneleri” gerçeği yer alıyor…

Bursa, Kocaeli, İstanbul, Ankara, Kayseri, Adana, Erzurum, Eskişehir, Kahramanmaraş, Manisa, Mersin ve daha onlarcası bu antidemokratik yönetim tarafından ülkenin güdümüne girmiş…

Türkiye’nin daha önce hiç tanımadığı bir sağlık aldatmacasıyla karşı karşıya  kaldık…

Gelin bu sağlık aldatmacasının İngiltere’deki öyküsünü dilimizin döndüğünce anlatalım…

Belki hâla konuyu anlamak istemeyenler bu örnekten ders alır…

Bu aldatmaca yıllar öncesinde İngilterede uygulandığında sağlık sisteminde yaşanan çöküntü ile birlikte  bu ucube sistemden beraberinde vazgeçiş de başladı…

İngiltere Sağlık Sisteminin  Şehir Hastaneleri Uygulamasıyla  Çöküntüye uğradığını görüyoruz…

1992 yılında İngiltere’deki Özel Finansman Girişimi (Private Finance Initiative, kısaca PFI) attığı adımla sağlık sisteminde yeni bir yol izlenmeye başlanmıştı…

Bu yöntem çerçevesinde görevli şirket; tasarım, finansman, inşaat, işletme ve bakım-onarım sorumluluklarını üstlenecek buna karşılık idareler görevli şirketlere kullanım bedeli (kira) ödeyecekti... 

Yapılan anlaşma gereği kamu borcunun oranı GSYH’nin yüzde 60’ını geçmeyecek, bütçe açıkları GSYiH oranı da yüzde 3’ün altına inmeyecekti…

Yöntemin içerisinde sadece hastaneler de olmayıp, okullar, yollar, evler, hapishaneler ve kamu binalarının da bu modele dahil edildiğini görüyoruz…

O dönemde 722 sözleşmeyi 59 milyar sterlin bedelinde İngiltere hükümeti imzalamış olup, İngiltere’nin ortalama yatırım büyüklüğünün de 112 milyar dolar olduğunu aktaralım…

Anlaşma çok basit olup, devlet tasarruf yapacak, halk hizmetten yararlanacaktı…

Tam tersine sınırlama çerçevesinde siyasetçilerin harcama yapmayı tercih ettİğini anlıyoruz…

İngiltere’deki sağlık sisteminde yaşanan çöküntünün böylece  başladığı net olarak  görülmeye başlanmıştı…

İnşaat maliyetleri, diğer harcama kalemleri, sağlık personeli konusunda yaşanan sorunlar en büyük kalemlerdi…

Hepsinden öte bir hastane inşaatı için bu modelle yapım bedeli gerçek değerinin “10 katına, okullardaki duvar prizleri beş katına” mal oldu…

Belfast’da açılan bir okul sadece 7 yıl sonra kapatılmak zorunda kalmıştı…

İngiltere’nin Londra’daki Bromley kasabasına yapılan Princess Royal Üniversite Hastanesi (PRUH) 2000 yılında hizmet vermeye başladığında ilk bir yıldaki maliyeti 5,8 milyon sterlin, 2012-2013 yıllarında 39,0 milyon sterlin olup, sözleşme bitişinde ise 94,1 milyon sterlin olarak kaydedildiğini öğreniyoruz..

Londra’daki Woolwich bölgesine yapılan Queen Elizabeth Hastanesi (QEH) ise tıpkı Bromley’e açılan Princess Royal Üniversite Hastanesi ile aynı yıl hizmet vermeye başladığında 18,2 milyon sterlini bulan değeriyle öne çıkmıştı…

2012-2013 arasında 27,9 milyon sterlin olan proje, 61,3 milyon ile tamamlanmıştı...

Bu iki hastane İngiltere’nin en büyük şehir hastaneleri Projesidiydi…

İngiltere’nin o yıllardaki GSYH durumu bu  tabloyu daha net göstermektedir…

İngiltere’nin 2001’deki gayrisafi yurtiçi hasılası 1,649 trilyon dolar, 2012’deki gayrisafi yurtiçi hasılası 2,706 trilyon dolar idi…

* Güney Londra Sağlık Hizmetleri Vakfı 2011-12 döneminde İngiltereki en büyük finansal açıkla karşılaşmıştı…

Yaşanılan açık £65 milyonun üzerinde olup, vakıf her hafta gelirinden 1 milyon sterlin daha fazla harcama yapmıştı…

 İngiltere’nin kamu özel ortaklığına olan borcu yıllık 89 milyon sterline ulaşmıştı…

•Vakıf yıllık cirosunun %18’i sözleşmelere aktarılmıştı...

Dönüş olarak yüksek maliyetler sorunları da beraberinde getirmişti…

Sonuç olarak İngiltere’de Personel sayıları azalarak, yatakların iptal edildiğini görüyoruz…

Yeterli anlamda sağlık hizmeti verilmemeye başlanmıştı…

Yukarıda anlattığım İngiltere örneği Şehir Hastaneleri aldatmacasının boyutlarını gözönüne sermektedir…

İtibardan tasarruf edilmez mantığı ile yapılan cüssesi büyük, içi boş ve sağlıksız devasa yapıların nasıl bir aldatmaca olduğu meydana çıkmıştır…

▪️Ankara Tabip Odası konuyu  bakın ne güzel betimlemiş;

*Şehir Hastaneleri, kamu kaynaklarını dolaysız şekilde hortumlayan birer rant aktarım aracına dönüşmüş durumdadır…

*Hatırlanacağı üzere, eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca devir teslim töreninde “şehir hastanelerinin 322 milyar avro olan kira bedelinin bütçeye yükünü 27.5 milyar avroyla sınırladıklarını” itiraf etmek zorunda kalmıştı…

*Şehir Hastanelerinin finansmanı konusunda çalışmalar yapan Prof. Dr. Uğur Emek’in konuyla ilgili hesaplarına göre, 28 bin 548 yatak toplamına sahip 18 Şehir Hastanesine ödenecek toplam tutar 81.2 milyar dolara ulaştığı belirtilmiş...▪️

Dersimizi yeterince aldık. Biran önce bize dert açan etkenden kurtulmamız gerek…

Konu siyasi olup, çözümü de siyasidir…

Artık toplum olarak dert çekmeye dermanımız kaldı mı?…

Sözlerimi Ustamız Nida Tüfekçi’den alınma  güzel bir Yozgat türküsü sözleri  İle bitireyim…

Dersini Almış Da Ediyor Ezber

Sürmeli Gözlerin Sürmeyi Neyler

Bu Dert Beni İflah Etmez Deleyler

Benim Dert Çekmeye Dermanım Mi Var…

Sevgilerimle

Dr. Mustafa Torun